22 Şubat 2017 Çarşamba

Yasaklı Şarkılar


Çalma listemi oluşturan şarkıları yazıcam bu akşam. Sarhoş değilim, henüz içmedim. İşten yeni geldim ve yemeğimi yedim. Birazdan bu şarkılardan oluşan çalma listem ile yürüyüşe çıkıp kara kara düşünücem. Kimseyi görmeden hızlı hızlı yürücem. Kınalı Kar dizisinin Cabbar Ağası gibi asık yüzlü olucam yürürken. Bir tanıdık ile karşılaştığımda yüzümü yumuşatmak zor olucak ama bunu da başarıcam. Zaten derdi olmayan adam bile şu şarkıları arka arkaya dinlese birilerini özleyesi gelir. Üstelik ben bu şarkıların hepsini hakettim ve hissederek dinliyorum. En diplerdeki enstrümanlara kadar duyuyorum. Bu şarkı zor zamanların kendini belli etmeye başladığı ilk günlerden beri vazgeçilmezim. keşke sen de başını alıp gitmeseydin... Diğerleri gibi olmasaydık.




Sezen Aksu'nun olmadığı bir yasaklı liste yoktur herhalde... Yine Cem Karaca'ya paralel zamanlardan beri dinlerim. İnsan biraz olsun akıllanmaz mı lan ? Her seferinde mi aynıları olur. Benim kimseye kinim filan yok. Ben kendime tahammül edemiyorum artık. Her seferinde aynısı başıma geliyorsa bende bir bokluk var demektir. İstisnasız aynı süreç. Üstelik gittikçe kısalıyor artık mutlu olduğum süre... 2 yıl ile başlamıştı, sonra 1 yıl' a indi... Yine de makul bir süre sayılır 1 yıl. Sonra 6 ay'a düştü... En sonunda da 2 ay'a indirmeyi başardım(!)... Kendime tahammül edemiyorum artık. Ancak kendime bok atmayı da sevmiyorum sanırım ilk başlarda... O yüzden başka faktörlere yükleniyorum... Aşk acısını anlatan obsesif kompülsif genç gibiyim aslında ben de... Sakin olamıyorum. Vazgeçemiyorum. Üstüne üstüne gidiyorum... Bildiğim bir şeyi, örneğin beni sevdiğini, her gün her saat başı duymak istiyorum zor zamanalarda ondan... Normalde aşırı şekerli bir kabak tatlısı tadı verecek olan şeyleri daha yüksek dozlarda istiyorum o an. Kendimi kaybediyorum. "Aşk hata değil, onun bundan kaçabilmesi ve benim kaçamamam beni öldürüyor"...  Sonuç olarak "yine mi keder? ama artık yeter"...


Şimdi ufaktan benim tarzıma geçiş yapıyoruz... Aslında sayı inanılmaz artırılır da iyi seçmeye çalışıyorum. Yoksa 20-30 şarkılık bi liste yapılabilir ama ben sıkmamak adına kısa tutmak istiyorum. "Beklenmeyen misafir, sen benim gönlümde.... Böylesine tatmamıştım, mutluluğu ömrümce..." Aşk, sevgi elbette bunlar da mutluluk sebebi ve bunları yaşadık daha önce... Ama bu kez bunlardan fazlası vardı. İlk kez "tam" olabileceğime rekor bir sürede inanmıştım. Kaybettiğimi düşündüğüm heyecanımın inanılmaz bir enerji ile geri gelmesi beni de çok şaşırtmıştı... Ergen enerjisi. O derece yani. Neyse... beceremedim ve yine olmadı. Sana kızgınlığım, kendime olan kızgınlığımdan. İki mutsuzluktan bir mutluluk çıkarabilsek keşke... "Ey beklenmeyen misafir kılıklım... E gidiceksen gelmeyeydin be kadın!"



Bu diğerlerine nazaran çok daha kısa bir şarkı... Kısa ama etkili...

"Şimdi bir sorum var. Dirilerin üzerleri hiç toprakla örtülür mü? ya da Siz hiç, bir okyanusu dudaklarından öptünüz mü?"




Yıllardır yasaklı listemde durur... "Yar olmadın"... Çok net işte. Aynı eski güzel türkülerdeki gibi... Yar olmadın. Geliversen aslında... Çok özledim... Bu şarkı harbiden sıkıntı benim için. Bu güzel şarkıyı dinlerken okuyabileceğiniz bir şeyler yazmak isterdim buraya ama siktir et. Dinle sadece. Arkana yaslan, gözlerini kapa... Sana yar olmayanları düşünerek dinle. Belki nasıl hissettiğime yaklaşabilirsin.




Ancak bana tam anlamıyla en uygun şarkıyı soracak olursanız, sanırım bu olurdu cevabım... 

Kaybettik Severken...
Yorulduk Denerken...
Bana Sabırlar Dilerdin...
Sen Pes Ettin Benden Erken...

Mona ile mutlu günlerimiz başladığında ara sıra bana "başına çok büyük bir bela aldın, allah sana sabırlar versin" diyordu... Tam olarak bunu kastetti sanırım... Gerçekten dertsiz başıma çok büyük bela aldım. Ancak ayrılık da aşk'a dahil. Her nasıl ki her canlı ölümü tadacaksa, her aşkın da bitme ihtimali oluşuyor başladığı anda... Doğal bir şey yani. Bunu da göze aldık. Biz bu yola kefenimizle çıktık Reyiz... Espri filan da yapıyom sarhoş olmayınca şuraya bak. Neyse... Öyle diyordu bana, sabırlar diliyordu... Ben de kendime güveniyordum. Bilmiyorum Mona seni hayal kırıklığına uğrattım mı ama bak ben hala sana yazıyorum... "Hala" derken öyle bir kaç yıl geçmiş değil elbette. Belki  ay bile olmadı... Einstein' ın kemikleri sızlayacak belki ama, ışık hızına çıkınca değil, insan çok sevdiği birisinden ayrılınca yavaşlıyor zaman... Saniyesine kadar yaşıyorsun çünkü... Dakika içerisinde 2 kez saate baktığımı bilirim bankada. Abartmıyorum. Zırt pırt telefonun ekran kilidini açıyorum saate bakma bahanesiyle... Saate bakmak bahane belki de... Hani bir ihtimal senden haber gelir umudu... Umut demişken; "nefes aldığımız sürece umut vardır" diye bir söz var ve bu amına koyduğumunun sözünü bilinçaltıma kim bu kadar işlediyse sürekli iyi şeyler umut ederek yaşıyorum. Detayına girmicem. Ancak umut sikiyor bazen... Ne tam umutluyum ne de tam umutsuz... Arada gidip geliyorum ve hakkatten ruh halim de buna bağlı çok gidip geliyor. Anneme üzülüyorum çoğunlukla... Kadın bir bakıyor çok iyiyim, bir bakıyor sanki dünyadan bütün mutluluk gitmiş gibiyim... Değişiyor yani. Neyse... Yani ben sevimli olmak adına demedim " ben kendime güveniyorum, sen de başına büyük bela aldın" derken... Bak başına büyük bir bela aldın. Her ne kadar tüm bunları kendi içimde yaşasam da hala senden vazgeçmeyen ve senin istemediğin birisi var hayatında... Bu gerçekten bela değil de nedir ? 





Eğer seni kırdıysam, darıl bana... ama bir gün beni ararsan bak ruhuna...

Müslüm olmadan da olmaz. Sezen gibi...

Çünkü sen çölüme yağmur,geceme gündüz, canıma yoldaş, kışıma yorgan oldun...
Bu nakaratı seninle, alkolün biraz fazla alındığı bir gecede, Boş sokaklarda ya da bir arabanın arka koltuklarında, bağıra bağıra, sarıla sarıla söylemek isterdim. Gülen gözlerine baka baka...


Finali de Koray Avcı yorumu ile yaparım. Bunu da son haftalarda alkole başlarken dinliyorum... Pazartesi okul açılışında okunan istiklal marşı gibi... Bugün de hiç tadım tuzum yok.


Son diyip duruyorum da bunu paylaşmadan olmazdı. Bunu da çok dinliyorum, hatta diğerlerinin aksine bunu dinlemek biraz hoşuma da gidiyor sanki... Anestezi gibi 8-9 tekrardan sonra. "Her seferinde mi aynısı olur lan" sözümün tam karşılığıdır bu şiir.

"başın döner, gözlerin kararır ve bilincini yitirirsin. sonrası sonsuz karanlık. 
işler bir kere kötüye gitmeye başladı mı durduramazsın. ardı arkası kesilmez, dibe battıkça batarsın. bi noktadan sonra her şeyin normale dönmesi için değilde ,işlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersin. 
bi çare, bi çıkış yolu ararsın kendine. ama tüm bu aramalar boşunadır. ne sesini duyan biri vardır etrafında, ne de çaresizliğini gören. tek başınasındır bu hayatta. 
aldığın hiçbir karar tatmin etmez, seçtiğin tüm yollar çıkmaz sokaklara götürür seni.
hikayenin bittiğini düşünürsün, sonra nefes aldığını fark edersin. ve aldığın her nefes, seni hayatta tutacak olan bir umuda dönüşür. 
her kaybedişte yeniden başlarsın. daha da güçlenerek başlarsın. ve daha da hızlanarak dibe batarsın. en dibe batarsın. başın döner, gözlerin kararır ve bilincini yitirirsin.sonrası, sonrası sonsuz karanlık.."


BONUS
Ben ingilizce biliyorum o yüzden ingilizce de acı çekebiliyorum diyenler için veriyorum bunu. Ben bu şarkıda da bi hoş oluyorum çünkü... 

Hepsini dinlemeyi hakettim. Umarım hepsini tek tek dinlediniz. "Ben bu şarkıyı biliyorum yeaaa" diyip geçtiysen dön başa adam gibi dinle. Sana burada bilmediğin şarkıları anlatmıyorum. Biliyosundur tabi. Dinle diye yazıyorum. Siz de varsa, yasaklı şarkı listelerinizi oluşturup bana ulaştırabilirsiniz. Benim listem çok geniştir ancak şu ara aktif dinlediklerimi paylaştım sizlerle.
Not: Fenerbahçe'nin Krajnador mu ne boksa öyle bi takımla maçı vardı. Yazıya başladığımda gol yemiştik, şimdi gol attık. Ne yediğimize üzüldüm ne de attığımıza sevindim. Keşke fanatik birisi olsaydım. Şu an herşeyi unutup bu 90 dakika tek derdim futbol olabilirdi...


Neyse, çıkayım da biraz yürüyeyim... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bazı Rüyalar 3

Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı b...