26 Haziran 2018 Salı

Bazı Rüyalar 3

Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı bence. 5-6 yıl sonra zerre hatırlamadığın bir rüyayı tekrar hatırlamak hoş oluyor. Hakkatten hatırladım da o rüyaları. Detayları tekrar canlandı zihnimde. Yalnız 5-6 yıl önce dedim ya az önce... Bu koydu biraz şu an. Ne biçim  de hızlı geçiyorsun lan. Tabi izafiyet filan da var da bilimsel şeyler konuşmak istemiyorum şimdi.

Gelelim dün gece gördüğüm, film tadında, pembe dizi tadında, görürken müthiş duyguar hissettiğin ancak uyanınca etkisini bile anlık yaşamaya vaktin olmadan işe gitmek zorunda kaldığım rüyaya...

Roza ile ilgili herhangi bir rüya kaydım olmamış sanırım. Üstün körü bir kontrol ettim blogumu, önceki iki yazım da Gavurun Kızı ile ilgiliymiş. Onları da anlık yazmışım. Öğrencilik ne güzel amk. Okula gitmemişim de oturmuşum yazı yazmışım. Sıkıysa bu sabah işe gitme de oturup rüyanı yaz... Neyse ben yeterince uzun bir öğrencilik yaptığım için hakkını verdiğimi düşünüyorum bazı şeylerin.

Bu rüya Mona ile ilgiliydi. Çok netti lan. Saçma sapan hiç bir mekan, hiç bir olay yoktu. Her şey gayet yerli yerindeydi. Tabi mekanı hatırlamıyorum. Bir evin bahçesinde arkadaşlarımla oturuyorum. Mona ile ortak tanıdıklarımız da var ve çoğunlukla onlar var. Birden Mona geliyor ortama. Yani hissettiğime göre; gelmek zorunda kalıyor. Ancak gayet memnun geldiği için. Tam yanıma oturuyor ben arkadaşlarımla sohbet ederken. Bu arada bizim Mona ile çok fazla ortak yakınımız var. Çok sevdiğimiz insanlar ve en başında söz verdik Mona ile birbirimize; ne olursa olsun o insanlara bunu yansıtmayacağız ve tam olarak da bunu uyguluyorum rüyamda. Onun gelmesi beni biraz geriyor ya da heyecanlandırıyor tam kestiremiyorum ancak bir şey belli etmemem gerektiği için istiifimi bozmuyorum. Tam yanıma oturuyor, anlattıklarımı dikkatle dinliyor hatta böyle koluma girmek istercesine koluma dokunuyor... Burada bir sıçrama yaşıyorum. Mona' yı eve bırakmak durumunda kalmışım ve birden yola çıkmışız, tam olarak hangi an' da olay vuku buldu bilmiyorum ama bir anda Mona ve kendi ellerimi kelepçe olarak kenetlenmiş görüyorum. Bunu Mona' nın yaptığını anlıyorum ve ellerimizi havaya kaldırıp "ne demek bu" anlamında bakıyorum. Mona' dan cevap alamayınca "bu öylesine yapılabilecek bir şey değil benim için biliyorsun değil mi ?" diyorum. Yani bu cümlenin altında o kadar  karmaşık bir şey var ki aslında... Bu durumdan çok memnunum Mona o yüzden elimi silkeleyerek senden kurtulmaya çalışmıyorum, elini tutmaya devam ediyorum. Sadece merak ettiğim; bunu gerçekten tekrar istiyor musun ? Çünkü biliyorsun, ben bu konuda sana karşı hassasım. Buna ikna olurum. Hem de çok kolay çünkü çok heyecanlanıyorum o anda ama merak ettiğim gerçekten sen ne kadar çok istiyorsun bunu ? Benim kadar gecelerini uykusuzluğa esir ettin mi ? Benim gibi sokaklarda sarhoş yürüdün mü ? Evimin arka sokağına gelip, pencereme bakmak istedin mi ? Ben direkt yaptım bunları çünkü... Yani bana bir güven ver ki ben de o eli kırarcasına sıkayım... Çünkü buna doyamadan, tadını yeni almışken ölümüne hasret kaldım. Tekrar hasretten yanmak istemiyorum. O yüzden beni ufacık bir hareketinle, kısacık bir sözünle, çok zahmete girmeden ikna ediver Mona. Ben de bunu çok istiyorum çünkü...

Tam olarak altında bunlar yatılıydı o sorduğum sorunun altında, ve Mona sadece başını omzuma doğru eğip, o kömür ya da zeytin gözlerini hafif göz yaşı ile parlatıp -ağlamak anlamında değil- alnının ve simsiyah güzelim kaşlarının altından bana diktiğinde ikna oluverdim. Öylesine kaptırmışım ki kendimi acı acı çalan alarm sesini duymamışım da babam uyanıp, uyandırmaya gelmiş beni...

Bütün gün etkisindeydim ancak önceki aylaklığım kadar yaşayamadım bu rüyanın hissiyatını... Şimdi ise altın vuruş yapıp içerek hissediyorum tekrar o rüyanın heyecanını...

Sıcağı sıcağına yazmadım ama gerçekten çok net hatırladığım ve gerçekten etkilendiğim bir rüya olduğu için kolayca not alabildim buraya ve 5-6 yıl sonra bu yazıyı tekrar hatırladığımda aynı hissiyatı tekrar yaşayacağım.

Bu arada onu rüyamda gördüğüm her günün ertesinde, istisnasız onu kanlı canlı görmüştüm, hatta en sonuncusunda her ne kadar çok geç farketmiş olsam da hemen karşımdaki masamda oturuyorken bulmuştum onu... Aslında o da güzel bir hikaye olur. Çünkü bütün gece kendimi duyurabilecek mesafedeydim ve boru sesimi mutlaka tanımıştır ve ben onun farkında olmadan saatlerce oturdum oradaç. Sohbet ettim arkadaşlarımla... Acaba ondan söz etmiş miydim ? Hiç bir şey hatırlamıyorum. Onu farkettiğimde de, vakit bir hayli geç olmuştu. Onu geç farketmemedeki sebeplere gelirsek, çünkü diyebilirsiniz ki; derdine sıçtığımının pezevengi, bu kadar içlendiğin birisi ile aynı mekanda olup onu farketmemek de nedir ? Haklısınız ancak Mona şelale saçlarını biraz kısaltmış, narin sesi de benim boru sesim tarafından bastırıldığı için muhtemelen onu da duymamışımdır. Yoksa hiç kaçar mı benden ?

Her ne kadar müyhiş bir olaymış gibi bahsediyor olsam da bunlar beni aylarca geriye atan şeyler. Çünkü bu rüyanın etkisinden kurtulmam bile bir haftamı alacaktır en azından, tam bunu atlatırken onu tekrar aniden karşımda göreceğim, bayram olacak, düğün olacak, tekrar rüya göreceğim, haberi gelecek v.s v.s  v.s derken hep aynı şeyleri düşünürken buluyorum kendimi... "Battım Mona" diye sitem etmişim önceki yazılarımın birisinde...Gerçekten de çok doğru. Battım Mona ve hala o bataklıktan kurtulmuş değilim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bazı Rüyalar 3

Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı b...