Roza ile ayrılık sürecimiz yine tam bu mevsime denk gelmişti. Aralık ayı içerisinde bozulmalar, devamında tartışmalar, sonrasında domino etkisi ile gelen ayrılık... Tamı tamına aynı dönem amk. Ve daha da boktan olanı, günlük hayatım da aynı böyle bir dönemdeydi... O zamanlar iş ile ilgili yeni bir pozisyon değişikliği yaşamıştım. Artık Anakasa görevlisi olmuştum. Şubenin bütün parası bendeydi, zalım bir sorumluluk altına giriyordum, bir kaç milyoncuk olurdu her gün elimin altında... Tam Roza'nın gidişini kabullenmeye çalışırken bu işin stresi sarmıştı beni. Bunların haricinde de yine ısrarla devam ettiğim tiyatro vardı ve yine oyunumuz sahnelenmek üzereydi... Onun da stresi vardı üstümde. Dev oyunculuk yazımı da o zamanlar yazmıştım ve bu hafta sonu o dev oyunculuğun alasını yaptım. Bu yüzden bütün Oscarları bana verin.
Mona ile aralık ayında sorunlar yaşamaya başladık. Bende kesin bi bokluk var, hemen hemen aynı sorunlar... Süreç yine aynı ama Mona'da daha istekliyim, daha dayanıklıyım, biraz daha sabırlıyım... Tabi yine yetmedi. Mona ile de ayrılık kararı aldık. Tam bu sıkıntılı dönemde bankada yine bir pozisyon değişikliği yaşadım. Artık sorumluluğum biraz daha artırıldı ve bireysel serviste yakaladığım başarıları, ticari serviste değerlendirmeyi istedi büyük patron. Artık patronların müşteri temsilcisi olucaktım. Vereceğim krediler yüzbinler ile ölçülecekti ve hiç bir şey bilmediğim bir servisti... Mona' ya üzülmekten zerre sikime takmadım bu değişikliği... Yarın tek başıma görevime başlayacağım ancak umrumda değil... Mona olsaydı eğer bugün hayatımda, muhtemelen bu gece onun kafasını şişiricektim "ben napıcam" diye diye... O da gazlayacaktı beni, aslandım kaplandım çünkü ben... Sonra bu hafta sonu oyunumuz vardı ve inanın hayatımın en büyük oyunculuğunu sergiledim. Ciddi anlamda çok muazzam beğenildim... Öyle böyle değil... Bu benim ilk başrolümdü ve bunun da stresi vardı. Mona' ya üzülmekten zerre sikimde değildi yine bu da... ve bunun umursamazlığıyla inanılmaz rahattım sahnede... Mona'yı kaybetmişim, ezberimi unutsam ne olur ki amk... Mona beni sahnede hiç göremedi... O akşam arkadaşları ile dışarıda olmayı tercih etti. Oysa ki ben ilk başlarda oyun ona sürpriz olsun diye çalışmalarıma hiç götürmemiştim onu... Keşke götürseydim. Bu yanımı hiç bir zaman bilemeyecek benim, bilsin istiyordum... Roza da Mona da aynı dönemde, aynı stresler ile ve hemen hemen aynı sorunlar yüzünden çıkıp gittiler yine sikko hayatımdan... Mona bu dönemde yanımda olsaydı, paylaşacağımız çok değerli anlarımız olacaktı, bir sürü yeni etkinliğimiz,ortamımız olucaktı ancak yine olmadı... Olmuyor amk... Sebeplerini sonuçlarını apayrı bir yazıda yazıcam ancak tahmin ettiğiniz üzere hayalkırıklığım gittikçe büyüyor ve Mona benim son kumarımdı... Varımı yoğumu yatırdığım bir Flush idi... Ancak rakibin elinde bu kez Full House var. Bana Flush Royal lazım... Her şeyimi kaybettim. Yatırdığım bütün duygularımı, hayallerimi, sevinçlerimi, mutluluklarımı, kaybettim... En büyük derdim bu olsun. İlk kez gelmiyor başıma ama artık sıkıldım. Bir anda bu kadar yükselip, birden bu kadar çakıldığım da hiç olmamıştı. Çok uçlara gittim, dağıldım. Dün oyun öncesi saçımı kuruluyordum banyoda, yüzüme bakıyordum aynada aynı zamanda. Birden kendimle göz göze geldim ve ağlamaya başladım. Patladım bir anda. Oyundan 16 saat önce Mona ile ayrıldık ve sahneye çıktım. Nağadar da gamsızım sanki. Öylesine götüm kaldırılıyor ki.... Profesyonelmiymişim, ne biçim kendimi geliştirmişim, bu neymiş böyle, insanları ne biçim ağlatmışım.... İnsanlar da beni tevazu manyağı bellediler. Çünkü Mona' yı düşünmekten hiç birine tepki veremeiyordum. Hafif bir tebessüm sadece... Ah ulan Rıza dercesine Ah ulan Mona diyordum içimden. Çok sevmiştik lan biz seni... Hayır üzüldüğüm esas noktalardan birisi de şu: Sorunu yaşamaya başladığımızda ben yine kaybetme korkusuyla kontrolü kaybetmeye başladım. Stres altına girdim. Aynı şekilde Mona' da girdi strese... Stress altında yanlış çözümler denedik, ya da çözüme bile gerek yoktu stress altında olmasaydık... Ancak stress altında bir birimizi hiç anlayamadık ve sandık ki biz birbirimizi tüm hayatımız boyunca hiç anlamayacağız, anlamıyoruz... Öyle değildi işte be Mona... Bu ölü toprağını atmayı beceremedik... Belki de ikimiz de çok debelendiğimiz için daha dibe gittik... Bilmiyorum ancak En büyük hayalkırıklığım ile bu harflere basıyorum... Zaman geçtikçe daha çok yazacağım zira başka türlü rahatlayamıyorum. Rahatlamak da değil belki, en azından içimdekileri bir yerlere not ediyorum. Boşaltıyorum.
Bugün, gidişinin resmi olarak ilk günüydü Mona ve ben seni dün gece rüyamda gördüm...
Mona ve Roza...
...Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder