Narin ve Haşin çok acıkmışlar... O kadar acıkmışlar ki; bunu ancak sofraya oturduklarında farketmişler. O kadar acıkmışlar ki; yemeklerin lezzetini unutmuşlar... Ve önlerine harika bir sofra kurulmuş. Her şeyiyle mükemmel bir sofra. Bu sofra, tüm bu yemekler sizin demişler... İstediğiniz gibi doyurun karnınızı çünkü siz çok acıktınız biliyoruz. Tüm bu yemekleri de hakettiniz...
Kocaman bir tepsi de baklava varmış. En güzelinden, en anteplisinden. Yemekten ziyade tatlıyı özlemiş onlar daha çok. O yüzden baklavaya gömülmüşler. O ilk lokma, öylesine lezzetli gelmiş ki onlara... Kendilerini kaybetmişler. Bütün bütün yutmaya başlamışlar baklavaları... Halbuki bütün hepsi onların ve hepsini şimdi yemek zorunda değiller... Ancak o kadar uzak kalmışlar ki yemeklere ve baklavaya... Bunu farketmemişler bile... Çiğnemeden yutmuşlar baklavaları. Zamanla baklavadan aldıkları marjinal fayda negatife dönmeye başlamış... Doymaya başladıklarında yavaşlamışlar. Sakinleşmişler. Sonra Narin' in midesi ağrımaya, rahatsız etmeye başlamış. Haşin biraz daha midesizmiş. Ona çok bir şey olmamış. Olmuş ama arkadaşı Narin kadar sancılı değilmiş, olanı da belli etmemiş. O yarım saat önce keyifle, müthiş bir zevkle yedikleri baklava, birden hasta etmiş onları. Şuursuzca yemişler çünkü. Görmedikler gibi... Aslında hepsi ve diğer tüm yemekler onlarındı. Yavaş yavaş; günlerce, haftalarca istedikleri kadar yiyebilirlerdi. Kimse buna karşı değildi. Ancak midelerine söz geçiremediler o an. Ve hasta oldular... Şimdi Narin' in canı bırakın baklava yemeyi, görmeyi... Adını bile duymak istemiyor... O kadar tiksindi baklavadan... Hala midesi rahatsız çünkü. Haşin, hastalığına çare olsun diye, soda,su ikram ettiyse de bir işe yaramamış. Niye bu kadar aç gözlüyüz biz diye Haşin' e de kızmaya başlamış zamanla. Baklava midelerini bozduğu gibi aralarını da bozmaya başlamış. Haşin "çok açtık ve hepsinin bizim olduğunu görünce dayanamadık. O kadar aç olmasaydık, o kadar uzun süre aç kalmasaydık tüm bunları yaşamazdık. Ancak artık bu yemekler bizim olduğuna göre midemiz rahaladıktan sonra yine yavaş yavaş hepsinden yiyebiliriz. Çünkü bunların hepsi bizim için ve tadını çıkaralım. Baklava çok hasta etti seni biliyorum ama zamanla iyileşicek miden" demiş. Demiş ama Narin' i bir türlü ikna edememiş. Narin hala baklavayı neden bu kadar fazla kaçırdığı için kendine kızıyor, böyle yapmaması gerektiğini söyleyen Haşin' i de tersliyordu. Haşin biliyordu aslında Narin' in yaşadığını... Çünkü o da yemeklerde bazen çok kaçırıp midesini rahatsız etmiş zamanında. Zamanla bunun iyileştiğini görmüş. Narin' e bunu anlatmak istemiş hep ancak sabırsızmış biraz bizim Haşin. Hemen geçsin hemen iyileşsin istiyormuş Narin' in midesi... Hemen iyileşsin ki yemekler bayatlamadan yemeğe devam etsin istiyormuş. Narin olmadan da yemeği asla düşünmemiş, düşünememiş. Çünkü bu yemekler Narin ile yendiğinde çok güzelmiş. Narin' i yemeklerden daha çok sevmiş... Bir süre sonra bu iki arkadaş yemekleri unutup birbirleri ile uğraşmaya, birbirlerine kızmaya başlamışlar. İkisi de birbirini anlamamaktan şikayet eder olmuş. Heyecanla oturdukları sofradan, bir hışımla kalkıp uzağa oturmuşlar. Haşin vazgeçmiş, kabul etmiş. Narin' in iyileşmesini beklemeye karar vermiş. Ancak arasıra da Narin' e nasıl olduğunu sormak istemiş. Her sorduğunda da olay daha kötüye gitmiş. Haşin, hastalanan Narinini dizine yatırıp orada dinlenmesini istemiş. Narin çok öfkelenmiş o bunları sordukça... Haşin de sormadan edemiyormuş, kendisine o da kızıyormuş ama Narin' i tek başına bırakmış gibi olmamak için başında sabahlamaya razıymış... Bir noktadan sonra zaten Haşin' i görünce Narin' in aklına baklavadan başka bir şey gelmez olmuş... Hala tiksindiği o baklava... Hala sindirip vücudundan atamadığı ve inanılmaz ağrılara ve sancılara sebebp olan baklava...
Haşin sabretmeye kararlıymış, Narin' in ağrıdan, sancıdan bunları söylediğinin farkındaymış. Her ne kadar içten içe haksızlığa uğradığını düşünse de kıyamıyormuş Narinine... Bu kararı verirken de çok üzülmüş, ancak Narinin rahatsızlığı yemek yedikleri süreden daha uzun sürmüş artık. Sessizce beklemeye karar vermiş. Narin iyileşip de, hadi çorba içelim diyesiye kadar susmayı denemeye karar vermiş... Vermiş ama Haşin bu... Nasıl durucak, nasıl dayanıcak hasta olduğunu bildiği Narin' inden haber almadan... Gece gündüz bunu düşünmeye başlamış... O kadar kıtlıktan sonra bu aç gözlülüğüne o da kızmış. Anlayışla karşılamış ancak çok kızmış. Keşke bu kadar aç kalmasaymışız da tüm bu yemekleri doya doya yeseydik demiş kendi kendine hep gecelerce... Sofradan karnını doyuramadan kalkmanın acısı ve Narin' in hasta olmasının kederi yemiş bitirmiş onu... Haşin çok beklemişti çünkü bu yemekleri. Narin gibi... Tekrar böyle bir sofranın kurulmasının ne kadar zor olduğunu da bildiğinden sofranın başından ayrılmak istemiyormuş. Narin iyileşince yine bizim olur bunlar diyormuş...
Bekliyormuş Haşin... Narinini Bekliyormuş... Hep bekliyormuş gariban Haşin... Ezanı bekleyen oruçlular gibi sofranın başında sessizce...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder