10 Nisan 2012 Salı
Bez Dolap
Selam.
Saat 03:37...Yaklaşık 1,5 saaat önce uykum geldiği için esneye esneye yatağıma girdim.Başlangıçta herşey gayet güzel gidiyordu fakat sağa sola dönmeye başladıkça birşey farkettim.Yatağım bir garipti sanki..Biraz sağa mı çekiyordu ne...
Ortaya doğru çukurlaşan,yaatınca ortaya çöküp bir mumya misali uyumamı sağlayan güzide yatağım,şimdi sağa doğru yuvarlıyodu beni...Öyle döndüm olmadı böyle denedim olmadı uykum kaçtıkça kaçtı ve gelinen nokta aha bu yazı.Maymun gibiyim şerefsizim...
Tabi beni esas uyandıran yatağın sağa çekmesinden ziyade,uyuyamamanın verdiği sinirle birilerine trip atar gibi yatağın içinde dönmem."Hıh" sağa,"pufff" sola...Son bi hışımla sağa doğru dönüp yüklenirken bi çatırtı koptu ki aklım gitti hamua goyüm...Meğer yatağın sıkıntısı varmış,ondan sağa doğru çekiyormuş.Süngeri destekleyen çubuklardan birisi yatağın kenarlarından kurtulmuş aşağı düşmüş,hal böyle olunca bütün yük diğer çubukların üstüne yüklenmiş...Dayanamadı tabi.Bi Ata Demirer değilim ama 85 kilo adamım,bir de trip atarken çok sert oluyorum.Kırıverdim yatağı.Hemde yalnızkene :((
Tabi ben gecenin 4 üne yakın yazı yazıcam da içinde gavurun kızlarına atıf yapmıycam ha...
Buna benzer bi "hımını skiyim" durumu 4 yıl önce kadıköy'de kalırken olmuştu.Gavurun kızı bende kalmıştı.Yine böyle sabaha karşı bir zamandı.Huzur içinde uyuyorduk.O öğrenci evlerinin vazgeçilmezi portatif bez dolapları bilirsiniz.O skindirik desenleriiyle,T şeklindeki fermuarıyla son derece basit bir görünüme sahip olsa da aslında bir mühendislik harikasıymış ipne...
Biz uyurken bu salak dolap birden dağılıverdi kulağına fiske attıklarım...Beyle bi gürültü beyle bi "hanananın hamııı" diye bir uyanma yok arkadaş.Aklımız çıktı..Önce ne olduğunu anlamaya çalıştık,sonra bez dolap kendini belli etti.Paketi açılmamış eriyen dondurma gibiydi.Baktık hava aydınlanıyor.Neyse dedik sabah bakarız.Uyumaya devam.Hazır kalkmışken çişe gittik su filan içtik öyle geçti...
Sabah uyandık kahvaltı v.s dedik şu dolabı bir toplayalım...O çubuğu tutturuyoryuz,diğer çubuk dağılıyor,sunta uymuyor filan.Bi yarım satten fazla uğraştık sonunda sanırım.Ama mahvetti bizi salak icat.Bez dolap diyip geçmeyin,ben toplayana kadar mahvolduydum..Geceleri etrafımdaki eşyalar dağılıyor nedense...Bi gece aklım gidicek meçzup meçzup dolaşmaya başlarsam hiç şaşırmayın...
Yazıyı burada bitirmem lazım konu bütünlüğü açısından ama hala maymun gibiyim.Az biraz esnesem bırakıcam da yok hala uykum.Bi anektod daha anlatıyım...
Yine o zamanlarda gavurun kızı bana gelip gidiyor filan.Benim odanın balkonu vardı fakat pimapen ile kapatılmış,oda daha bi genişlemiş.O kısıma da ev sahibi eski bir kaç eşya sıkıştırmış.Bize bi zararı yok o bölgenin ama bir yararıda yok.Sigara kullandığımdan genellikle o eşyaların orada bulunan camların birini açık tutardım genelde...Gavurun kızı kokudan rahatsız olmasın diye.Yine böyle açık bıraktığım anda bir kedi o camdan içeri girmiş ve yavrularını o eski eşyaların arasına yavrulamıştı...
Köylük yerde büyüdüğüm için genellikle hayvanlarla aram iyidir."anaaaaaaa" diye şaşırdıydım,böyle küçük küçük kedicik var bisürü.Tabi anası olacak o gudubet kedi beni hep tehlike olarak gördüğünden 1 adım yaklaştırmıyor yanına.Zamanla o da oraya doğurarak ne abüyük yanlış yaptığını anladı ama iş işten geçmişti.Ben zarar verecek ya da onları rahatsız edecek değildim ama gavurun kızı bu gudubet kediyi bir kaç kez camın önünde görmüş ve hiç hoşlanmamıştı.Camı açık bıraktığım için kedinin içeri gireceğinden tırsıyodu sürekli beni uyarıyordu...İçeri girmeyi bırak oraya aile bile kurmuştu da söyleyemedim :) Yoksa gavurun kızı kedileri evden çıkarana kadar gelemeyebilirdi.Kedileri kıyıpta sokağa da atamazdım...Bunu göze alamazdım.Hiç birşey söylemedim.Zaten yavru olduklarından hiç sesleri çıkmıyordu ama haftalar geçtikçe bebişler büyümeye başladı yavaştan geceleri ses etmeye başladılar.Malum hayvanlar yaşadıkları yeri merak ediyorlar,dolanmak istiyorlar.Bir kaç gece gavurun kızı çok pis kıllandı da geçiştirdim sürekli.Kokrmasın diye bişey belli etmedim.Çok zor günler yaşıyordum.Bir yanda onları istemeyen yarim,diğer yanda savunmasız evsiz barksız bebiş kedicikler...Birbirlerini bilmediklerinden beni bir seçime zorlamadılar neyse ki.Zamanla baktım yavrular büyümüş gezinmeye başlıyorlar dedim şunları bi dışarı atıyım ama ne zaman yaklaşsam gudubet anası ışınlanıveriyor yanımıza.İbneler kendi evimde rahat vermiyodu.
Bir gün gavurun kızı evde yok.ben öyle yerde laptop ile takılıyorum...Dedim ya yavrular merak ediyo dolanmak istiyor...Bi tanesi eski balkonun girişi olan aralıktan kafasını çıkardı.Benim yatağa doğru bir kaç adım attı.Tabi bu sırada ben hiç kıpırdamıyorum korkmasınlar diye.Ne yapıcaklar diye merak ediyorum....Sonra ardından 2 tanesi daha kendini gösterdi.Ulan çok da sevimli ipneler.Hiç analarına çekmemişler.neyse bunlar bakına bakına benim ayağımın dibine kadar geldiler.Hafiften ayaklarımı oynatmaya başladım.İlk bi tırstılar,sonra böyle patileriyle "bu ne şeytan işi lan" der gibi yokladılar.Sonra anaları geldii yine,aldı yavruları benden.Mahkemeye vericem amk kedisini,ben alıcam bebişlerin velayetini.Bu işi çözse çözse mahkeme çözer kolluk kuvvetleri çözer.Atamıyorum yavruları ama anasından rahat da edemiyorum..Gavurun kızı öğrenmesin diye bin takla atıyorum filan....Millet 2 kızı bi arada idare ediyo,ben gavurun kızı ile kedicikleri idare ederken hayattan bezdim amınakoyimm...
Neyse moruk ben tekrar uyumayı denicem.İyi sabahlar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bazı Rüyalar 3
Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı b...
-
Bu adamı hatırlayanınız var mı? Bana göre Trt'nin hatta Türk televizyon tarihinin en iyi dizilerinden biri olan 7 numaranın en sevdi...
-
Nazım Hikmet "Karıma Mektup" şiirinde şöyle demiş: ... En fazla 1 yıl sürer 20. yüzyıl'da ölüm acısı... Ölüm doğduğumu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder