12 Nisan 2012 Perşembe

Bazı Günler 2

Bugün arkadaşın semineri öncesi kantinde otururken birden "bugün ayın kaçı yaa" diye sorasım geldi...Bugün ayın 11'ymiş...11 Nisan.

Bazı günler hafızanızdan hiç çıkmaz.Onunla ilk tanıştığın gün,ilk elini tuttuğun gün,sana ilk "seni seviyorum" deyişi v.s...

11 Nisan'da böyle bir gün işte canına bandıklarım.Öyle melankolik bi havada değilim.Hatta çok sinirliyim.Az önce ev arkadaşlarımla salak bir futbol muhabbeti yüzünden tartıştık.İnsanların futbolu hayati bir ideoloji haline getirmeleri gerçekten çok üzücü...Neyse konu bu değil,terkedilmeyi anlatıcam bu akşam.



Şunu da dinleyin bu arada 




Bugün gavurun kızı beni terkedeli tam 2 yıl olmuş..Düşününce sanki dün gibi canlı hala 11 nisan 2010...
Gavurun kızı ile aramız bir 14 şubat günü açılmıştı.Daha önceki yazılarımda yazmıştım..Belli bir müddet görüşmeme kararı almıştık.Tabi ben bu kararı sürekli delik deşik etmiştim çünkü elim ayağım birbirine dolanmıştı.Üstelik Kütahya'da harbiden yalnızdım.Bütün can dostlarımı İstanbul'da bırakmıştım.Gerçek anlamda dertleşebileceğim kimse yoktu o sıralar yanımda.Sadece bir kaç aydır tanıştığım oda arkadaşlarım vardı ki onlarda çoluk çocuk sayılırdı o dönemler...Ben bu görüşmeme kararını deldikçe gavurun kızı daha da bi köşesine çekildi.Sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi gayet soğukkanlı davranıyordu...
Hacı 25 gün önce "nolursun 1 güncük daha kal" diye yalvaran kız arkadaşının bu tavırları inan insanı mahvediyor.Kimseye anlatamıyorsun,kimseyle konuşamıyorsun.Sadece ailene bahsettin ama onlar daha çok üzülecek diye onlara da tam anlamıyla neler olup bittiğini anlatamıyorsun,çünkü sen bile bilmiyorsun neler olup bittiğini.Yaşadığımız o zaman diliminin gerçekten bir adı veya tarifi yoktu.Sevgili gibiydik ama görüşmüyorduk..
Doğum günü yaklaşmıştı...Doğum günü aradaki buzları eritmem için önemli bir fırsattı ve gerçekten iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum...Arkadaşları benim de çok yakın arkadaşlarım olduğu için çok kolay bi organizasyon yapıverdim.Bir video hazırladım...Güldüren,güldürürken de düşündüren...Tabi bugün izlediğimde ben sadece kendi acizliğime gülüyorum ama 2 yıl önce bambaşka birisiydim.Hazırladığım video sayesinde beklediğim reaksiyonu almıştım karşı taraftan..Artık İstanbula gitme vaktim gelmişti ve zaten tarihi çok önceden belirlemiştim ben.
İstanbula gittim.Önceden benim gelişimi yurtta bekleyen gavurun kızı,bu sefer yurtta yoktu...Tabi ben onu yurtta biliyordum.Telefonu arıyordum arıyordum açmıyordu...Saat sabah erken olduğu için kimseyide göremiyordum yurtta...Sonra bir kaç saat geçti ve ben oda arkadaşlarından bazılarını kantinde gördüm.Meğer gavurun kızı dün gece yurda hiç gelmemiş.Bunun üstüne o da mesaj attı bana durumu açıklayan.Neyse bunlar teferruat.
Akşam o yurda geldi,ben de arkadaşlarımın yanından ayrılıp onu karşılamaya gttim...İlk an çok önemliydi ve akıbetimizi o ilk tepki belirleyecekti bana göre...Beni görünce tebessüm etti.."Aaaaaayy" dedi hafifçe.Geldi sarıldı.Bende sarıldım.Şu ana kadar herşey gayet iyiydi.Görünce özlediğini anlamıştı sanki ve bunu daha sonraki konuşmalarında kendisi söyledi.Tüm bu anlattıklarım 2010 yılının Mart ayı başlarında oluyor...
Ben tam 12 gün kaldım istanbul'da ve hergün her saat yanyanaydık.Hatta hep beraber küçük çaplı bir ev partisi bile vermiştik.Güzel eğlenceli videolar çekmiştik...İstiklal'de yürürken "kız isteme senaryolarını" konuştuuuk.Sinemaya gittik,elele gezindik filan...Tabi bir soğukluk hep vardı.Yani gaurun kızının içine bi kurt düşmüştü ve ben o hissi öldürememiştim fakat ben yanında olduğum için hiç bir sorun yaşamdan anı yaşamaya karar vermiştik...Gayet güzel geçmişti İstanbul ziyaretim.
12 günün ardından Kütahya'ya döndüm.Esas ızdıraplı dönem şimdi başlıyormuş haberim yoktu...İstanbul'da iken,yaşadığımız onca güzelliğin hatrına mücadele etmeye karar verdik.Görüşmeme kararını karşılıklı olarak fesh ettik.Fakat işler daha da boka sardı böyle olunca.İlk zamanlar günlük mesajlaştık ama zaman geçtikçe gavurun kızı mesajlarımı kestirip atıyordu,cevap vermiyordu,tersliyordu,çok soğuk davranıyordu.O böyle davrandıkça ben eriyordum.Fakat uzaktım ve yapabileceğim hiçbirşeyim yoktu.Hergece dua ediyordum.


17 Mart'ta Kütahyaya dönmüştüm -ki dönüş biletimi hala saklarım- 11 Nisan'a kadar günler her öncekinden daha da sıkıntılı geçmeye başlamıştı.Artık Nisan ayına girdiğimizde birbirimize isimlerimizle hitap eder olmuştuk.Her gece 50 kere seni seviyorum derken işler boka sarmıştı bayağı...Vize haftam geldi,şöyle böyle çalışmaya çalıştım ama aklım hep gavurun kızında.Dönüş biletimi almışım 11 Nisan'da İstanbul'a gidiyorum ve gittiğimde herşey bir önceki ziyaretimde olduğu gibi güzel olacak sanıyordum...10 Nisan akşamı biz bir hayli soğuklaştık mesajlarımızda,iyice yabancıydık artık..Neyseki gidiş vaktim gelmişti ve herşeyi tekrar düzeltebilirdim.
Uça uça tren garına gittim.Onun en sevdiği kıyafetlerimi giydim.Saçlarımı taradım,sakallarımı kısalttım.Sanki yarın bayramdı ve ben ona hazırlanıyordum.O tren yolculuğu bitmek bilmedi,zaten yolculuklarda uyuyamayan bir insanım,heyecan basınca hiç uyuyamamıştım...
Vah yavrum Ogün,nereye gittiğini bir bilsen,neler oalcağını bir bilsen İstanbul'un adını bile anmazdın da....

Haydarpaşa'dan koşa koşa vapura yetişmek için çıktım desem yeridir.Üstelik gavurun kızı geleceğimi bilmiyor.Bir nevi sürpriz yapıcam aslında...Hem haftasonu olduğu için tiyatro çalışması da vardı,herkesi de görmüş olacaktım...

Sabah çok erken indiğim için önce bahçelievler'e arkadaşıma gittim...1-2 saat kestirmeye çalıştım.Vakit geldiğinde doğru yurda döndüm.Yurda giden yolda zaten bir dünya tanıdıkla karşılaştım ki içlerinden birisi hemen telefonla gavurun  kızını arayarak "sana bi sürprizim var,birazdan yanında olacak" demişti bile...

Sosyal tesislerden içeri girdim,tam tiyatro salonun yönlenmiştim ki,yukarıdan tanıdık bir ses adımı söyledi...Dönüp baktığımda gavurun kızı ve diğer bütün can dostlarım oradaydı...Hepsine sarıldım yalnız o an nedense gavurun kızının sadece elini sıktım,sarılmaya yeltenmedim.Bu hareket herkesi kısa bir şok'a sokmuştu ama gavurun kızı derhal bana sarılıp durumu toparlamaya çalıştı....Masada bir kaç saat sohbet ettik.Herkes ne kadar orada kalacağımı filan sordu.Herkes masadan ayrılmak üzere iken gavurun kızı "biz de seninle azıcık konuşalım olur mu" dedi....İşte hayatımın sikildiği an o andı sabırla okuyuşuna yandıklarım...

Bi sigara yakıcam kötü oldum amınakoyim :)

Dayı rahat bir yere oturduk.Gavurun kızının sesi titriyordu.Ben duygusal travmalar yaşadığım anları daha sorna asla hatırlayamam.Zaten kimse tam olarak hatırlayamaz.Sadece ayrılalım ben artık yapamıyorum dediğini ve ona sorduğum "beni artık sevmiyor musun" sorusuna verdiği "hayır" yanıtını hatırlıyorum.O an onunda gözleri doluydu ama ben çok duygusal bi it olduğumdan sanırım böğüre böğüre ağlamaya başlamıştım.Dayanamayacağını bildiği için "ben artık odama gitmek istiyorum" dedi...Bırakmadım."Etme" dedim...Dinlemedi.Bir zamanlar kral gibi yaşadığımız o yurdun sosyal tesislerinde şimdi hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.Sadece benim için değil onun için de çok zor bir andı....Bi 10 dakika mücadele ettim sanırım ama hiç bir gelişme kaydedemedim çünkü gavurun kızı kararını çoook önceden vermiş hatta kafasında bu konuşmanın provasını defalarca yapmıştı...Etme be gavurun kızı,tek tutunduğum dal sensin,ailemden sonra allah'a  sana sahip olduğum için en çok şükrettiğimsin...Piç gibi kaldım.Baktım olmayacak,küçük çocuklar gibi kazağımın bilekleriyle göz yaşlarımı sildim ama sesim hala titriyordu...Çok zordu lan.

Kalktık,onun odasına doğru yürümeye başladık.Ben o sıralar hiçbirşey konuşmuyordum.İdama giden mahkum gibi hissettim bi an kendimi...O zamana kadar öyle büyük bir duygusal şok geçirmemiştim çünkü...Allak bullak olmuştum.Bir zamanlar kızların içeriye giriş saatinin geldiğini belirten memurun gelmesini sarmaş doolaş beklediğimiz bu yurt bahçesi artık hiç hatırlamak istemediğim bir anıya sahne olmuştu...


-"Şimdi bir sigara içicem,sigara bitene kadar söylemek istediğim şeyler var.Bu benim çok zor kabullenebileceğim bir durum.Bundan sonraki günlerde sana bazı zamanlar durup durup isyan ettiğim emsajlar atıcam.Belki dönmen için yalvarıcam...Ziyadesiyle rahatsız edicem seni...Tüm bunlara katlanmak zorunda kalacaksın zira bu ayrılığı ben hiç ama hiç istemiyorum.Sana son kez sarılıcam ve ayrılıcaz..."

-"Sarılmak istediğinden emin misin ?" dedi...

Gayet emindim.Son kez sarılmak hatta hiç ayırlmamak istiyordum ama yaşadıklarımız bizi bu noktaya getirmişti ve bunun geri dönüşü yoktu artık.Gavurun kızı da bu konuda çok net konuşmuştu ki her zaman sözünün eriydi,bazı konular hariç,sözünü tuttu...Geri dönüş olmadı.Ona son kez sarıldım.Tüm bu saçmasapanlığı yaşarken hala tanıdıklar yanıma gelip halimi hatrımı sormak istiyorlardu.Tabi hiç birisi bizim son bir konuşma yaptığımızı bilmediği için onlara hiçbirşey belli etmemeye çalıştım.Güler yüz bile gösterdim sayılır ama halimden birşeylerin yolunda olmadığını anlayıp hasta ziyareti gibi kısa kestiler sohbeti....

Sigaram bitmişti ve ayrılık vaktiydi...

Ona son kez sarıldım..."Görüşürüz" demesini beklerdim ama her veda gibi "hoşçakal" dedi...Bir daha bana hiç "görüşürüz" demedi...

Arkasını dönüp giderken ona baktım.Dayanamıyacak gibi oldum bir an.Yanımdaki çöp kutusunu tokatladım.Dönüp baktı ve anladı isyanımı.Daha fazla büyümeden bu olay derhal yurduna girdi ve onu fotoğraflar haricinde bir daha hiç görmedim...

Gavurun kızına bazen nefret dolu söylemler sergilememin esas sebebi de o gece olanlar idi...Tabi ben o gece olanları çok sonra öğrenmiştim.2 hafta kadar sonra...Gavurun kızının facebook şifresini biliyordum ve ara ara girip bakıyordum neler olup bitmiş diye..Bir gün bir arkadaşı bir fotoğraf albümü yollamıştı ona.Artık hesabına girdiğimi anlayıp anlamamsı hiç umrumda değildi ve fotoğraf albümünü bilgisayarıma indirdim...Tarih 11 nisan'ı gösteriyordu ve gavurun kızı taksimde bir bar'da sabahlamıştı o gece dostlarıyla...Fotoğraflarda o kadar mutlu gözüküyordu ki hiçbir anlam veremiyordum.Göbek atmaktan kan ter içinde kalmış fotoğrafları,nispet yapar gibi dans ettiği fotoğrafları da vardı albümde....İşte bu yüzden sana hakkımı hiç helal etmedim gavurun kızı.Şu an sana karşı en ufak bir hasret,özlem hissetmiyor olsamda geçmişimde açtığın ve açtığımız yaralardan ötürü seni hiç ama hiç iyi hatırlayamıyorum.Saçımdaki beyazlarda tamamen seni düşünmekten oluştu bu ayrılık sürecinde...Ayrıldıktan sonra facebook'a eklediğin fotoğrafların beni bitirmiş olsa da şimdi herşeyi Ömer baba olgunluğunda karşılıyorum.Senin de haklı sebeblerin vardır.Burada yazdıklarım sadece benim tarafımdan yaşananlar.Sana hakaret edemem.Geçmişi gün yüzüne vurup bugünkü arkadaşlıklarına müdahele etmeye asla çalışmam.Bunlar yaşandı ve geçti.Günün anlam ve önemini belirten uzun bir yazı oldu.Sevgiler...

Bu arada sinirim'de geçti...Futbol'un amk...

11 Nisan tarihiyle ilgili bir bilgi daha paylaşayım...Gavurun kızı arkadaşlık sürecimizde bana ilk defa 11 Nisan 2008 günü mesaj atmıştı.Mesajda aynen aşağıdaki gibiydi...

"Canım ben taksimdeyim.Kızlar gelicek,siz de gelin..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bazı Rüyalar 3

Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı b...