Her ne kadar sarhoş da olsanız,günaha batmış da olsanız insanın aklına o an işlediği günahlar haricinde geçmişinde işlediği günahlarda geliyor.Bence öyle
Hani bazı anlar vardır.Ölümüne eğlendiğiniz,diyaframdan gerçek bir kahkaha patlattığınız zamanlarda birden bi afallama yaşarsınız ve herşey rengini yitirierir.Aslında etrafınızdaki insanların aksine sizin genel anlamda daha yalnız ve daha mutsuz olduğunuz aklınıza gelir.Samimiyetsiz tebessümler eşliğinde kafalarınız bit yerlere gider.Kısacası o siktiğimin palyaço hikayesi var ya....Herkesi güldürüyormuş da bir gün birisine sormuş ben gülmek için nereye gideyim diye...Sorduğu kişi de "falanca yerde bir adam ar çok komik sen ona git" demiş.O da "o benim zaten yarraaam" demiş....
Ahanda o anı yine yaşadım bu akşam.Tarafıma yapılan övgünün haddi hesabı yok."yok şöyle komik adamsın,yok böyle kafa adamsın....." falan filan.İşte tam ölümüne eğlendiğimiz bir anda aklıma bu yazının başlığını oluşturan konu geldi.Kibir...Zamanında işlediğim ve işlerken zevk aldığım bir günah.Tabi o zamanlar yediğim bu bokun farkında değildim.Yalnız başıma kaldığımda farkettim zamanında bu günaha battığımı...
Şimdi ben önceki yazılarımda gavurun kızını itham içinde bırakmış olabilirim.Fakat terkedilme öyle tek taraflı bir olay değildir.Sen doğru düzgün bir adam olsan kimse seni kolay kolay terketmez dimi...
Tamam çok sıkıntılar çektim.Yaşadıklarımın bir kısmını hakettim belki bir kısmını haketmedim ama eğri oturalım doğru konuşalım kankasya 1. lig.Gavurun kızı beni terketmeden önce bende ölümüne bir kibire batmıştım.
Şimdi düşün bi moruk...Tamamen kendine has bir kültürü olan yurtta kalıyorsun..Bu yurtta bir kaç tane oluşum var.Kimi siyasi,kimisi sportif kimisi de kültürel oluşumlar.Bunlardan benim dahil olduğum "Tiyatro kulübü" de sanatsal-kültürel bir oluşumdu...Hani dedim ya tamamen kendine has bir kültürü var bu yurdun diye...Aynen öyle kankazar.Yaklaşık 4000 kişinin barındığı,içinde sinemasından tutun da bayan kuaförüne kadar binbir çeşit esnafında bulunduğu,kızlı-erkekli ve tamamı üniversite öğrencilerinden oluşan,ki hepsi ülkemizin önemli üniversitelerinde okuyan belli bir zekaya sahip öğrenciler,bir yurt...Müdüründen esnafına,memurundan siyasi teşkilatlanma başkanına kadar herkesi tanıdığını düşün.Hatta bu popülerlik yetmemiş gidip bu yurdun ismine bir şarkı yapmışsın,namına nam katmışsın.Herkes seni konuşur olmuş...Kantine çıktığında bütün dostların seni masalarına davet eder olmuş ve masalarında oturan sizinle tanışmak için can atan diğer arkadaşlarıyla tanıştıran insanlarla karşılaştığınızı düşünün...
Tamam öyle ülke genelinde bir anınmışlığımız kabul görmüşlüğümüz yok.Fakat senin 4 yıllık üniversite hayatın boyunca yaşayacağın bir yurt var ve bu yurdun da belli başlı ortamları var....Hepsinde adın geçiyor,herkes senden bahsediyor filan...Ben hayatımda kendimi o zamanlarda hissettiğim kadar değerli hissetmemiştim.
Demiştim ya belli bazı oluşumlar var bu yurtta diye....Biz de bu yurdun sanatçılarıydık...Haftaiçi ve hafta sonu yurdun tiyatro salonunda çalışmalar yapar,çalışmalardan sonra kantine insanların arasına karışır herkesle sohbet eder,günümüzü gün ederdik.Yıl sonuna doğru oyunumuz çıkar.350 kişilik salonda tüm koltuklar dolmuş hatta bir o kadar da ayakta izleyen insanın karşısına çıkar oyununu oynarsın.Oyunun selamlama kısmında yine senin şarkın çalar.Oyun bittikten sonra yurdun yöneticileri bizzat sahnede çiçek eşliğinde tebriklerini sunar,daha sonra izleyenlerden yakın arkadaşın olanlar yanına gelir tebriklerini sunar....Günler sonra da sizi kantinde,bahçede görenler yolunuzu kesip tebriklerini sunar....
Herşey mükemmel değil mi moruk ? Herşey yerli yerinde sanki....Hayır,bi eksik daha var.Bu harika zamanların içinde mutlaka tüm bu mutluluğunu,gururunu paylaşabileceğin,sana herkesden daha yakın olan birilerinini de olması gerek.Bi yar gerek....O da vardı kankilis.O da bizim gibi yetenekli bir tiyatrocuydu...Yanyana geldiğimizde insanlar bize imrenerek bakar,sürekli bizden övgüyle söz ederdi......
Üniversite ortamı rahattır bilirsiniz.İstediğiniz an istediğiniz yere gitme lüksünüz vardır.Hele ki İstanbuldaysanız ve böylesine hoş bi ortamınız varsa bundan iyisi şam da kayısı...
Hafta sonları taksime çıkmalar,beşiktaş sahiline gitmeler,havalar güzelse gündüzleri adalara kaçmalar,vapurla boğaz turuna çıkmalar,kadıköy'e geçmeler,ortaköy'de waffle'dır kumpirdir yemeler....Sorma gitsin.
Sizi tatmin etti mi anlattıklarım bilmiyorum da benim için unutulmaz zamanlardı..O yıllar tüm bu güzellikleri paylaştığım arkadaşlarım için de öyleydi...Şimdi yanlış anlaşılmasın yukarıda anlattıklarıma yurdun en popüleri bendim,en kral esprileri ben yapardım gibisinden birşey demek istemedim.Öyle değildi yani.Sadece grubumuz nezih bir gruptu ve hemen hemen bütün yurdu tanıyan bir gruptu.O yüzden tüm yurt sakinleriyle çabucak kaynaşıp yeni arkadaşlıklar kurabiliyorduk.
Neyse şöhret meselesine çok daldın.Altan Erkekli'nin Bana bir Şeyhler Oluyor oyununda söylediği gibi "şöhret bir insan şakasıdır dedi ve çoğu zaman sonu güldürmez dedi" ya da buna benzer birşeydi...
Canım kardeşim o yıllarda daha 20-21 yaşımdayım.Görünürde bi burun kalkmışlığı göstermesem de içten içe bi kibirlenme bi böbürlenme başladı bende.Tabbi o yıllara kadar ortaokulda ve lisenin ilk yıllarında sessiz sakin ogün olarak yaşadığımı düşünürsek iyi bile dayandım bu ortamda...
Tabi bu böbürlenme diğer insanlara karşı olduğu kadar içten içe gavurun kızına karşı olmaya da başladı.Aklımın tavanını sikiyim...O yıllarda gavurun kızıyla ilişkimiz doruk noktasındaydı.Tartışmalarımız en fazla 2-3 saat sürüyor,en geç uyuyana kadar barışıyorduk.Küs uyumak yoktu bizde...Dedim ya ilişkimiz doruk noktasındaydı diye,karşılıklı söylenen güzel sözler,alınan hediyeler küçük sürprizler filan gayet güzel geçiyordu günler.Tabi ben tüm bunlarıı karşılıksız bırakmıyordum.Romantik adamım ben hacı gepetto.Anında güldürüdüm bende gavurun kızının yüzünü...
Kibir harbiden büyük günah.Zaman zaman gavurun kızı hoşluk olsun diye bana güzel sözler söylediğinde,hediyeler aldığında,romantik anlar paylaştığımızda ben inceden inceden bi göt kalkması sergilemeye başladım."Yeaaaa bu kız bensiz yapamaz bu saatten sonra amua goyüm,az trip atıyım da sadece benle uğraşsın...." gibisinden sikindirik düşüncelere daldığım zamanlar oldu...Bu kibir gel zaman git zaman tavan yapmaya başladı ama bu sırada gavurun kızı ile bu tatsız olayları yine birkaç saat içinde çözüyorduk o yüzden uzun soluklu sıkıntılar yaşamıyorduk.Bu yazıda sadece kendi yediğim bokları anlatacağım için o sıralar gavurun kızının yaptığı yanlışları es geçiyorum...
Tüm bu anlattığım güzel zamanlar 2008-2009 yılları civarı oluyor.Hala da söylerim şu ana kadar yaşadığım en güzel zamanlar o zamanlardı..
Bildiğiniz üzere 2010 yılı itibari ile ben Kütahya'ya göçtüm.Gavurun kızı ile birbirimizi çok seviyoruz,dolayısı ile bu ayrılıktan ötürü birbirimizi çok özlüyoruz...Tüm o bahsettiğim yıllarda benim hissettiğim en büyük eksiklik eğitim konusunda olan eksikliğimdi.2 yıllık okuduğum için dostlarımın bir hayli gerisindeydim.Tabi bu aramızda hiç bir engel yaratmıyordu.Fakat hissettiğim bu eksikliği 2010 yılında gidermiş olmam benim bu kibrimi 2-3 kat daha arttırdı.."Artık bende lisans öğrencisiyim,gavurun kızı artık tamamiyle bana ait,biz birbirimizi bu saatten sonra bırakmayız..." düşüncelerine dayanaraktan ben yine ara ara gavurun kızını ihmal etmeye başladım...Tamam o yıllarda gerçekten telefonumda teknik bir sıkıntı vardı,bazen mesajlar yerine ulaşmıyordu ama bazen de ben mesajlarım gitmiyor numarası çekiyordum.Neyin peşindeydim inanın hiç bilmiyorum.Kibir gözlerimi kör etmiş...
2010 yılı sömestr tatili geldiğinde,ilk olarak İstanbul'a gittim,lakin bende çok özlemiştim bizim gavurun kızını.1hafta kaldım orada.Hasret giderdik,gezdik tozduk...Son gece arkadaşımda kaldık.O sabah ben otogara gavurun kızı da yurda dönecek ama o sabah ne olduysa gavurun kızı "ne olursun 1 güncük daha kal yaaa.." diye ısrar etmeye başladı...Aslında ben de çok istiyordum ama kibir yine bunun önüne geçti ve kesin bir dil ile "ben gidicem yeaaa,evimi özledim" tribine girdim.Halbuki ailem bu konuda çok anlayışlı insanlardı,gavurun kızını en az benim kadar çok seviyorlardı ve ben onlara 1 gün daha kalıcam gavurun kızı böyle istiyor deseydim,tabi oğlum kal tabi özlemiştir seni kızcağız diyecek kadar güzel insanlardı.Ama ben ne yaptım,"hadi yavrum hadi,bak otobüsü kaçırıcam" diyerek kızı yurda doğru giden otobüse bindirdim....Ben ne bileyim bana sevgili olarak son kez sarıldığını....
Çok acı bir an moruk düşündüğün zaman.İnsanların böyle gafletleri oluyor işte.Bir ailenin büyüğü ile boktan bir sebep yüzünden tartışıyorsun sonra bir öğreniyorsun ki o büyüğün vefat etmiş.Ve sen onu son gördüğünde siz kavga ediyordunuz...Ne acı amınakoyim.
Benim de öyle oldu işte.Kızcağız hasretinden "ne olursun 1 güncük daha kal" diye sana yalvarıyor,sen evimi özledim tribindesin.Vallahi bunları aşmış bir insan olmasam yeniden kendime lanet etmeye başlıycam ama dersimi aldım..
Daha bu kadarla bitmedi tabi.Ben memlekete gittim.Gavurun kızı yine bana surat yapmadı,sadece kalsaydım daha çok vakit geçirirdik o kadar.Ben memlekette arkadaşlarımla görüşmeye başladım...Bu sırada gavurun kızı ile telefon yoluyla görüşebiliyoruz.Bir kaç gün sonra benim mesaj hakkım da bitti...Gavurun kızı yalvarıyor ne olursun kontör al bak görüşemiyoruz diye.Ama yoooook.Ben napıyorum o parayla kahveye gidip oyun oynuyorum.Yaşantıya bak amınakoyim....Tabi ben cevap veremedğim için gavurun kızı hasretini dile getirmek adına daha sık mesaj atıyor daha çok arıyor o sıralar.Ben de tripli tripli "öfffff yeaaaaaaaa bu da amma coştu haaaaaaaa" filan diyorum.
Şimdi bu tavırlarımı da yanlış anlamayın o zamanlarda bunları söylüyordum ama yine en büyük dileğim "allahım onu benden ayırma" oluyordu.Ama bu bokları da yiyordum.Yıpratıyordum kısacası ilişkiyi...Cehalet aga
Tabi bir süre sonra ben de dayanamadım gittim aldım kontör,konuşmaya başladık yine doya doya,onun sınavları bitti memleketine gitti benim de tatilim bitti Kütahya'ya dönücem...
Kütahya'ya döndüm.Gavurun kızı ailesiyle birlikte olduğu için genellikle geceleri görüşüyorduk.O yüzden gündüzleri başka uğraşlar buldum kendime ve eski günlerde olduğu gibi bir kaç şarkı yazdım...Yine kibirim tavan.
Şarkıyı paylaşıcam ki siz de dinleyin.Öyle kendini bilmeden büyük konuşmanın cezasını da alın görün okuyun.
Şarkı aşağıdaki mysapce linkinde.Gelen pencerede playlistte "mahşer" isminde bir şarkı var.2.sırada...Şarkı o.
http://www.myspace.com/mihrapsentezz
Şarkı,bu dünyanın geçiciliğinden,öbür dünyanın sonsuzluğu üzerine kurulmuş,insanların olmadık şeyleri dert edinmesini eleştiren bir şarkı...Tabi o yıllar benim hayatımda herşey yolunda olduğu için böyle iddialı büyük sözler yazabiliyorum.Cehalet işte....
O sözlerin şu an içinde bulunduğum durum ile en çok alakalı olan,daha doğrusu benim inandığım ilahi adalet sisteminin beni böylesine bir yalnızlıkla cezalandırmasına sebep olan sözü de yazıyım.30.saniyede geçiyor sözler...
....Alnın secdeye değdi mi hiç ? Ruhun Huzura Erdi mi?
Terkeden Sevgilin,en büyük derdin mi?...
Özgüveni,kibiri görüyon mu panpringles...Ben bu şarkıyı yazdım,kaydettim,insanlara ulaştırdım.Üstünden 1 ay geçmeden gavurun kızı ile aramız bozuldu...Terketmek üzere olan sevgilim artık en büyük derdim olmuştu.Okula gitmez olmuştum.Zamanında attığı mesaja offlayan püffleyen ben artık mesaj atsın diye yalvarır oldum...Kibirinden götü metrelerce havaya kalkmış olan ben gözleri dolan,güçsüz bir adam olup çıkıverdim.Hepsini geçtim aramızın açıldığı ilk zamanlarda gavurun kızı bunları yüzyüze konuşalım diye beni yine ısrarla İstanbula çağırdı,paran yoksa ben yollıycam krediler yattı filan dedi.İlk zamanlar kibirli kibirli "konuşacak birşey yok" filan dedim.Bunun üstüne de kız beni terketti...Terketmesi değil de bugün baktığımda beni en çok üzen,onunla aramız açıldığında ben 5 vakit namaza başladım...Yukarıda yazdığım sözlerin üstünden 1 ay geçmedi daha.Benim hayatımdaki değişikliklere bak.Terkeden sevgilim en büyük derdim oldu ve ben bu derdimin giderilmesi için alnımı secdeye dayar oldum....Adaletine kurban olduğum allahım ilahi adaletin ne güzel işliyor...
Tek kelime yalanım yok yazdıklarımda.Tüm bunların başıma gelmesindeki en büyük sebep kibirimdi.Kimse de bilmez bu yazdıklarımı.Beni öyle kibirli birisi olarak da bilmezler fazla.Ben de genelde öyle davranmam ama içten içe bir kibir varmış işte o yıllarda.Belli bir zaman geçtikten sonra anlıyor insan....Keşke o zamanlar tüm bunların farkına varabilmiş olsaydım da "1 güncük" daha kalsaydım İstanbul'da ya da gitseydim yanına da yüzyüze konuşsaydık bunları.O şu an başka bir erkeğin elini tutuyor olmaz,ben de bunları yazıyor olmazdım belkide...Hep tecrübe bunlar işte.Daha da yapmam böyle şeyler.İnsan böyle böyle öğreniyo kankaydet...Se7en'daki katil bilseydi bunları kibir yüzünden beni öldürürdü.Kibir beni sikti attı,siz bari ders alın.Hadi iyi geceler.
Hafta sonları taksime çıkmalar,beşiktaş sahiline gitmeler,havalar güzelse gündüzleri adalara kaçmalar,vapurla boğaz turuna çıkmalar,kadıköy'e geçmeler,ortaköy'de waffle'dır kumpirdir yemeler....Sorma gitsin.
Sizi tatmin etti mi anlattıklarım bilmiyorum da benim için unutulmaz zamanlardı..O yıllar tüm bu güzellikleri paylaştığım arkadaşlarım için de öyleydi...Şimdi yanlış anlaşılmasın yukarıda anlattıklarıma yurdun en popüleri bendim,en kral esprileri ben yapardım gibisinden birşey demek istemedim.Öyle değildi yani.Sadece grubumuz nezih bir gruptu ve hemen hemen bütün yurdu tanıyan bir gruptu.O yüzden tüm yurt sakinleriyle çabucak kaynaşıp yeni arkadaşlıklar kurabiliyorduk.
Neyse şöhret meselesine çok daldın.Altan Erkekli'nin Bana bir Şeyhler Oluyor oyununda söylediği gibi "şöhret bir insan şakasıdır dedi ve çoğu zaman sonu güldürmez dedi" ya da buna benzer birşeydi...
Canım kardeşim o yıllarda daha 20-21 yaşımdayım.Görünürde bi burun kalkmışlığı göstermesem de içten içe bi kibirlenme bi böbürlenme başladı bende.Tabbi o yıllara kadar ortaokulda ve lisenin ilk yıllarında sessiz sakin ogün olarak yaşadığımı düşünürsek iyi bile dayandım bu ortamda...
Tabi bu böbürlenme diğer insanlara karşı olduğu kadar içten içe gavurun kızına karşı olmaya da başladı.Aklımın tavanını sikiyim...O yıllarda gavurun kızıyla ilişkimiz doruk noktasındaydı.Tartışmalarımız en fazla 2-3 saat sürüyor,en geç uyuyana kadar barışıyorduk.Küs uyumak yoktu bizde...Dedim ya ilişkimiz doruk noktasındaydı diye,karşılıklı söylenen güzel sözler,alınan hediyeler küçük sürprizler filan gayet güzel geçiyordu günler.Tabi ben tüm bunlarıı karşılıksız bırakmıyordum.Romantik adamım ben hacı gepetto.Anında güldürüdüm bende gavurun kızının yüzünü...
Kibir harbiden büyük günah.Zaman zaman gavurun kızı hoşluk olsun diye bana güzel sözler söylediğinde,hediyeler aldığında,romantik anlar paylaştığımızda ben inceden inceden bi göt kalkması sergilemeye başladım."Yeaaaa bu kız bensiz yapamaz bu saatten sonra amua goyüm,az trip atıyım da sadece benle uğraşsın...." gibisinden sikindirik düşüncelere daldığım zamanlar oldu...Bu kibir gel zaman git zaman tavan yapmaya başladı ama bu sırada gavurun kızı ile bu tatsız olayları yine birkaç saat içinde çözüyorduk o yüzden uzun soluklu sıkıntılar yaşamıyorduk.Bu yazıda sadece kendi yediğim bokları anlatacağım için o sıralar gavurun kızının yaptığı yanlışları es geçiyorum...
Tüm bu anlattığım güzel zamanlar 2008-2009 yılları civarı oluyor.Hala da söylerim şu ana kadar yaşadığım en güzel zamanlar o zamanlardı..
Bildiğiniz üzere 2010 yılı itibari ile ben Kütahya'ya göçtüm.Gavurun kızı ile birbirimizi çok seviyoruz,dolayısı ile bu ayrılıktan ötürü birbirimizi çok özlüyoruz...Tüm o bahsettiğim yıllarda benim hissettiğim en büyük eksiklik eğitim konusunda olan eksikliğimdi.2 yıllık okuduğum için dostlarımın bir hayli gerisindeydim.Tabi bu aramızda hiç bir engel yaratmıyordu.Fakat hissettiğim bu eksikliği 2010 yılında gidermiş olmam benim bu kibrimi 2-3 kat daha arttırdı.."Artık bende lisans öğrencisiyim,gavurun kızı artık tamamiyle bana ait,biz birbirimizi bu saatten sonra bırakmayız..." düşüncelerine dayanaraktan ben yine ara ara gavurun kızını ihmal etmeye başladım...Tamam o yıllarda gerçekten telefonumda teknik bir sıkıntı vardı,bazen mesajlar yerine ulaşmıyordu ama bazen de ben mesajlarım gitmiyor numarası çekiyordum.Neyin peşindeydim inanın hiç bilmiyorum.Kibir gözlerimi kör etmiş...
2010 yılı sömestr tatili geldiğinde,ilk olarak İstanbul'a gittim,lakin bende çok özlemiştim bizim gavurun kızını.1hafta kaldım orada.Hasret giderdik,gezdik tozduk...Son gece arkadaşımda kaldık.O sabah ben otogara gavurun kızı da yurda dönecek ama o sabah ne olduysa gavurun kızı "ne olursun 1 güncük daha kal yaaa.." diye ısrar etmeye başladı...Aslında ben de çok istiyordum ama kibir yine bunun önüne geçti ve kesin bir dil ile "ben gidicem yeaaa,evimi özledim" tribine girdim.Halbuki ailem bu konuda çok anlayışlı insanlardı,gavurun kızını en az benim kadar çok seviyorlardı ve ben onlara 1 gün daha kalıcam gavurun kızı böyle istiyor deseydim,tabi oğlum kal tabi özlemiştir seni kızcağız diyecek kadar güzel insanlardı.Ama ben ne yaptım,"hadi yavrum hadi,bak otobüsü kaçırıcam" diyerek kızı yurda doğru giden otobüse bindirdim....Ben ne bileyim bana sevgili olarak son kez sarıldığını....
Çok acı bir an moruk düşündüğün zaman.İnsanların böyle gafletleri oluyor işte.Bir ailenin büyüğü ile boktan bir sebep yüzünden tartışıyorsun sonra bir öğreniyorsun ki o büyüğün vefat etmiş.Ve sen onu son gördüğünde siz kavga ediyordunuz...Ne acı amınakoyim.
Benim de öyle oldu işte.Kızcağız hasretinden "ne olursun 1 güncük daha kal" diye sana yalvarıyor,sen evimi özledim tribindesin.Vallahi bunları aşmış bir insan olmasam yeniden kendime lanet etmeye başlıycam ama dersimi aldım..
Daha bu kadarla bitmedi tabi.Ben memlekete gittim.Gavurun kızı yine bana surat yapmadı,sadece kalsaydım daha çok vakit geçirirdik o kadar.Ben memlekette arkadaşlarımla görüşmeye başladım...Bu sırada gavurun kızı ile telefon yoluyla görüşebiliyoruz.Bir kaç gün sonra benim mesaj hakkım da bitti...Gavurun kızı yalvarıyor ne olursun kontör al bak görüşemiyoruz diye.Ama yoooook.Ben napıyorum o parayla kahveye gidip oyun oynuyorum.Yaşantıya bak amınakoyim....Tabi ben cevap veremedğim için gavurun kızı hasretini dile getirmek adına daha sık mesaj atıyor daha çok arıyor o sıralar.Ben de tripli tripli "öfffff yeaaaaaaaa bu da amma coştu haaaaaaaa" filan diyorum.
Şimdi bu tavırlarımı da yanlış anlamayın o zamanlarda bunları söylüyordum ama yine en büyük dileğim "allahım onu benden ayırma" oluyordu.Ama bu bokları da yiyordum.Yıpratıyordum kısacası ilişkiyi...Cehalet aga
Tabi bir süre sonra ben de dayanamadım gittim aldım kontör,konuşmaya başladık yine doya doya,onun sınavları bitti memleketine gitti benim de tatilim bitti Kütahya'ya dönücem...
Kütahya'ya döndüm.Gavurun kızı ailesiyle birlikte olduğu için genellikle geceleri görüşüyorduk.O yüzden gündüzleri başka uğraşlar buldum kendime ve eski günlerde olduğu gibi bir kaç şarkı yazdım...Yine kibirim tavan.
Şarkıyı paylaşıcam ki siz de dinleyin.Öyle kendini bilmeden büyük konuşmanın cezasını da alın görün okuyun.
Şarkı aşağıdaki mysapce linkinde.Gelen pencerede playlistte "mahşer" isminde bir şarkı var.2.sırada...Şarkı o.
http://www.myspace.com/mihrapsentezz
Şarkı,bu dünyanın geçiciliğinden,öbür dünyanın sonsuzluğu üzerine kurulmuş,insanların olmadık şeyleri dert edinmesini eleştiren bir şarkı...Tabi o yıllar benim hayatımda herşey yolunda olduğu için böyle iddialı büyük sözler yazabiliyorum.Cehalet işte....
O sözlerin şu an içinde bulunduğum durum ile en çok alakalı olan,daha doğrusu benim inandığım ilahi adalet sisteminin beni böylesine bir yalnızlıkla cezalandırmasına sebep olan sözü de yazıyım.30.saniyede geçiyor sözler...
....Alnın secdeye değdi mi hiç ? Ruhun Huzura Erdi mi?
Terkeden Sevgilin,en büyük derdin mi?...
Özgüveni,kibiri görüyon mu panpringles...Ben bu şarkıyı yazdım,kaydettim,insanlara ulaştırdım.Üstünden 1 ay geçmeden gavurun kızı ile aramız bozuldu...Terketmek üzere olan sevgilim artık en büyük derdim olmuştu.Okula gitmez olmuştum.Zamanında attığı mesaja offlayan püffleyen ben artık mesaj atsın diye yalvarır oldum...Kibirinden götü metrelerce havaya kalkmış olan ben gözleri dolan,güçsüz bir adam olup çıkıverdim.Hepsini geçtim aramızın açıldığı ilk zamanlarda gavurun kızı bunları yüzyüze konuşalım diye beni yine ısrarla İstanbula çağırdı,paran yoksa ben yollıycam krediler yattı filan dedi.İlk zamanlar kibirli kibirli "konuşacak birşey yok" filan dedim.Bunun üstüne de kız beni terketti...Terketmesi değil de bugün baktığımda beni en çok üzen,onunla aramız açıldığında ben 5 vakit namaza başladım...Yukarıda yazdığım sözlerin üstünden 1 ay geçmedi daha.Benim hayatımdaki değişikliklere bak.Terkeden sevgilim en büyük derdim oldu ve ben bu derdimin giderilmesi için alnımı secdeye dayar oldum....Adaletine kurban olduğum allahım ilahi adaletin ne güzel işliyor...
Tek kelime yalanım yok yazdıklarımda.Tüm bunların başıma gelmesindeki en büyük sebep kibirimdi.Kimse de bilmez bu yazdıklarımı.Beni öyle kibirli birisi olarak da bilmezler fazla.Ben de genelde öyle davranmam ama içten içe bir kibir varmış işte o yıllarda.Belli bir zaman geçtikten sonra anlıyor insan....Keşke o zamanlar tüm bunların farkına varabilmiş olsaydım da "1 güncük" daha kalsaydım İstanbul'da ya da gitseydim yanına da yüzyüze konuşsaydık bunları.O şu an başka bir erkeğin elini tutuyor olmaz,ben de bunları yazıyor olmazdım belkide...Hep tecrübe bunlar işte.Daha da yapmam böyle şeyler.İnsan böyle böyle öğreniyo kankaydet...Se7en'daki katil bilseydi bunları kibir yüzünden beni öldürürdü.Kibir beni sikti attı,siz bari ders alın.Hadi iyi geceler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder