14 Şubat 2012 Salı

Bazı Günler

14 şubat 2010 ve 14 şubat 2008



Bu iki tarih hakkında biraz yazıyım istedim.Şunu da dinleyin okurken





İz bırakanlar unutulmaz,hele ki unutulanlar unutanları asla unutmazlar ve bu sebeple de bazı günler unutulmaz. Uzun bir yazı olabilir hacı baştan söyliyim.



Şöyle 2007 yılına bir flashback yaptım bugün. 2007 yılında başlayan bir süreç 14 şubat 2008'de yine göz yaşı ve pişmanlıkla bitmişti. Bu sefer ağlayan ben değilim lan dur hemen celallenme anlatıcam.


İstanbul'da Üniversite hayatı çok güzel.. 2. yılım, İstanbul'a iyiden iyiye alıştım artık. Bi eksik vardı o da kız arkadaş. Gerçi o da vardı da uzaktaydı. Lakin biz yine de pek severdik birbirimizi. Çok enteresan 2 yıllık bir geçmişimiz de vardı belli belirsiz görüştüğümüz fakat 2007-2008 eğitim öğretim yılı son derece yıkıcı olmuştu benim adıma.


2007 ağustos ayındayız. Bu gavurun kızı ile tekrar barışmışız görüşüyoruz, Beni aniden arayıp gitar çalıyor, o güzel sesiyle şarkılar söylüyor filan...Günler yine hiç olmadığı kadar güzel geçiyor. O sıra ben edirnekapı erkek öğrenci yurdunda kalıyorum nöbetçi yurt hesabına. Tabi şimdi yenilendi orası,benim kaldığım zaman hapishane gibiydi fakat o hapishaneyi bu gavurun kızı katlanılabilir kılmıştı bana. Canım benim...



Güzel günler ışık hızıyla geçti gitti tabi.O yıllarda Facebook dene sapıklık yoktu.Forum siteleri vardı, biz oralarda takılırdık.Bana da "NüGo" derlerdi. Böyle büyüklü küçüklü yazınca daha bi havalı, daha bi dikkat çekici oluyordu. Hatta yukarıdaki NUGO yazısını da yine bu kızcağız çizip yollamıştı. Bu arkadaş ile de yine bi forum sitesi vasıtasıyla tanışmıştık..Yeni nesil bilmez forum olaylarını..Bi ara bu bizim hep takıldığımız forumu bırakmış evanescence grubunun türkiye fan forumuna takılmaya başlamıştı.Ben saadettin teksoy ! arar bulurum. Bulup ben de ufaktan oralarda takılır olmuştum,muhabbet falan filan vakit geçiyordu. 
Sanırım ekim ayı idi. Anavatan AÖS'e geri dönmüştüm. Bu gavurun kızının yanına gidiyim istiyordum. Şehir adını vermicem . Fakat son zamanlarda bi garipleşmişti yine. İlgisi azalmıştı,daha seyrek görüşür olduk. Ben de bu sıkıntılardan ötürü artık yanına gideyim de bi reset çekelim bu sıkıntılara istiyordum. Gel gör ki "ben hafta sonu oradayım" dememe rağmen bu gavurun kızı bana "haftasonu dershanede olucam vik vik vik...." gibisinden birşeyler zırvaladı....Yavrum anlamadın galiba yanına gelicem demeye kalmadı aramızdaki iletişimi yine kesti bu kızcağız.Bağlantı kesildi ayağına çıktı msn'den. Canını seviyim senin sen yine bi boklar yiyosun da dur bakalım...Ben Saadettin Teksoy !



Akabinde ben gidemedim tabi bunun yanına. Zaten 2-3 gün sonra beni bir oğlan aradı. Kod adı : HİBO.  Kim olduğumu filan sordu. Fazla uzatmıyım gavurun kızı bu deliğanlu ile beni aynı anda götürüyomuş. Ben tabi ilk anda ihtimal vermedim bu duruma. "Yapmaz" dedim benim Sevdiceğim... Hey koçum benim...Bana bir fotoğraflar yolladı hacı görmen lazım...Yanak yanağa diz dize...Tarih de bir önceki hafta sonuna aitti...Çok kötü bi his lan o an...Çocuk biraz delikanlı çıktıydı o zamanlar. "Kardeş bak seni de kandırmış beni de, gel şunla bi yüzleşelim bakalım" dedi. Seve seve kabul ettim...Tabi bu sıralar gavurun kızı kayıplarda anasını satiim..Etekleri  tutuştu hatunun ne benim yüzüme bakabiliyor ne diğer oğlanın. Neyse o da sıkıldı bu durumdan ki biz 3ümüz görüştük bi akşam...Msn'de toplu görüşme vardı o zamanlar.Ne güzel şeylerdi bunlar.Neyse...


O ne zor bi akşamdı geçmişini sikiyim. Meğer bu gavurun kızını ben ve arkadaş çevresi zorlamışız benimle birşeyler yaşamasına.O da dayanamamış bu baskıya filan öyle götürmüş işi. Meğersem o aslında en başından beri bizim diğer oğlanı seviyormuş....Şimdi ağzını yüzünü kırıcam da öyle bi adam değilim...Bu başladı benim karşımda diğer oğlana yalvarmaya. "Ben aslında hep seni sevdim, ogün sadece bi hataydı. Nolursun affet beni, ben sensiz yapamam...." diye ağlamaya başladı oğlana.... Oğlum elim ayağım titriyor lan. Aniden telefonla arayıp bana şarkı söyleyen müzeyyen senar'dı sanki amına koyim. Gözlerim yaşardı o an ama sinirden mi duygusallıktan mı çözemedim. Bu delikanlı gözüken oğlan da, hatun böyle gevşeyince bi özgüven patlaması yaşadı. Beni tehdit etmeye filan kalkıştı... "Birader bir daha bu kızı rahatsız etmeni istemiyorum" filan demeye başladı. Bak bak bak havalara bak amına koyim. Ben tabi sümüğümü çeke çeke,yumruğumu sıka sıka çıktım gittim. Dövdürtücem lan hepinizi ibneler...


Aradan 1 ay kadar geçti sanırım.Bu 1 ay'ın nasıl geçtiğini anlatmıyım.Pek sıkıntılıydı... O siktiğimin anlarını da bu şarkıya hapsetmiştim






Bak bak bendeki duygusallığa da bak. Hunharca aldatılmışım hala "bir kalp kırıldığında" tribindeyim.Ne adammışım amk. Şimdi düşününce çocuklukmuş diyip gülümsüyorum...

Neyse tarih geldi 11 kasım 2007'ye....
Bir diğer gavurun kızıyla tam da bu akşam tanışmıştım.Tabi onu görmem,ondan etkilenmem 1-2 hafta öncesine dayanıyor. Neyse...
Biz masada otururken,telefonum çaldı.Yabancı bir numara idi arayan. Acımadım açtım. Duyduğum ses pek bi tanıdıktı ve çok kötüydü. Ağlar gibi bir hali vardı. Bana diğer hattımı neden kapattığımı ve 10 dakika için açıp açamayacağımı sordu. Hemen açtım huyumu sikiyim...Masadan kalktım bahçeye çıktım. Zor bi konuşma olacaktı belli ki.

Telefonum çaldı.Benim cevap vermemle birlikte karşı taraf patladı. Sanırım salya sümük karışmıştı o an. Burnunu mu çekiyordu ağlıyor muydu tam çıkaramamıştım.
Bak hacı 2 yıldır tanıyordum bu kızı ve hiç böyle görmemiştim onu.
Neyse bütün yediği bokları kabullenip ne kadar pişman olduğunu ,vicdan azabından uyuyamadığını ve o çocuğun hayatında yaptığı en büyük hata olduğunu filan anlattı. Aramak için daha önceleri de niyetlenmiş ama yüz bulamamış edebiyatı yaptı. Ağladı sızladı telefonu kapattı. Ulan tam da diğer gavurun kızıyla tanışmak üzereyken senin yaptığın iş mi şimdi amına koyim. Ben o zamanlar hassas bi adamım moruk, hemen kafam karışıverir... Bir kaç gün sonra yakın arkadaşları ve kardeşi de beni aradı. Durumun ne kadar kötü olduğundan bahsettiler. Affetmesen de affetmiş gibi yapmaya çalış filan dediler. Zaten bu gavurun kızları üzülünce ortalık ayağa kalkıyor amına koyim. Biz üzülünce "çok abartıyor" oluyoruz. Yüzümüze bakılmıyor Telefonlarımız açılmıyor,mesajlarımıza bile cevap verilmiyor geçmişini sikiim.. Biz bu gavurun kızıyla tekrar görüşmeye başladık. Bu sefer de ben baskılara dayanamadım(!).Benim de hafiften götüm kalkmadı değil hani o zamanlar... Bana ettiğini bulmuş,ilahi adalet filan. Ben gururlu,mağrur,başı dik ama kederli kederli geziniyorum ortalıkta o aralar.

Ama olmuyodu moruk.Bir türlü eski Ogün olamıyordum ona karşı. Lan bu hatun  bana boynuz taktı lan.Ağır bişey yani o zamana göre. Hep o çocuğun bana yolladığı fotoğraflar geliyordu gözümün önüne..Yanak yanağa dizdize....Hey yavrum heeeeey. Aylardan şubat geldi. Ben memlekete döndüm sömestr sebebiyle. Ben bütünleme sınavlarını beklerken odadaki arkadaşlarım memleketine gittiğinden ötürü istanbul'da çok fazla yalnız kalma ve düşünme şansım olmuştu. Bu gavurun kızıyla olan hikayemi oturdum yazdım. Yanlış hatırlamıyorsam 14 sayfa tutmuştu... Bu düşünme sürecinde de ben ilişkileri bitme noktasına yaklaştırmıştım. 14 şubat günü ulaşacak şekilde yazdıklarımı ve bir kaç hediyeyi kargoya verdim... Artık geri dönüş yoktu hacı. Bitecekti bu olay. Yediremiyordum çünkü kendime. En azından o çocukla ve benimle yüzleştikten sonra neler yaşadığımı bi şekilde anlaması lazımdı. Sadece lafla anlatarak olmuyordu.

Kargo yerine ulaştığında 2. bir kıyamet koptu. Bu zaman kadar beni ne kadar üzdüyse 2 günde burnundan getirmiştim hepsini. Yazdıklarımı okuyunca o dağıldı, kardeşi dağıldı, en yakın arkadaşı dağıldı. Artık hiç birisinin beni aramaya yüzü kalmamıştı... Bir zaman böyle sancılı devam etti. 14 şubatta verdiğim bu ayrılık kararı 1 mart gibi tamamıyla son bulmuştu. Zaten az bir zaman sonra diğer gavurun kızı ile daha da yakınlaşacaktık. Bu durumu atlatmam çok daha kolay oldu her ne kadar yaşadığım şey o zamanki ben'e göre ağır olsa da....

14 şubat 2008'de yaşadığım ayrılığın bir diğer versiyonu da tam 2 yıl sonra tekrarlanacaktı...Tarih çok manidar.2 yıl önce 13 şubat'ta apansız bazı sıkıntılar baş gösterdi gavurun kızıyla aramızda.Daha önce de sık tekrarlanan birşey olduğu için,biraz üzerine gideyim bu konunun istedim.Eşşek,kurcalama zaten uzaktasın dimi.Ben böyle bi kaç artistlik yaptım hacı.saat 14 şubat 00:00 olduğunda gavurun kızı bana "sevgililer günün kutlu olsun" diye bir mesaj attı...Bende artistliğimi sürdürerek hiçbir şey yapmadım karşılığında.Sadece sabaha karşı uzun bir yazı yazdım ona ve yolladım.Sabah 6 gibi mesaj attım,sana bir yazı yolladım diye.Hemen geri döndü,belli ki pek uyumuyordu o sıralar...O yazıdan sonra herşey koptu zaten...

Eşşek ogün madem el'in kötü ne diye rest çekip blöf yapıyosun.Hadi blöf yaptın kaybedince ne ağlıyorsun gavat...Hep gavurun kızına suç atıp duruyorum ya.Aha bu da benim özeleştirim.Daha bunun da çeşitli versiyonları var da sonraki yazılarda kısmetse.Kim bilir o sevgililer günü mesajına bende aynı samimiyette bir cevap verseydim bugün bunları yazıyor olmıycaktım...

Daha önceleri sorsanız çok pişmanım derdim de.Artık diyemiyorum.Kabullendim bu durumu ve üzüldüğüm,sıkıntıda olduğum için yazmıyorum bunları.Gayet iyiyim.Sadece 14 şubat tarihi bende çok farklı duygular yaşatıyor hepsi bu.

Şimdi Lisedeki gavurun kızını düşündüm de;onla 14 şubatlık bir mevzu olmamıştı ehehehe.

Benim 14 şubatım böyle.Bundan sonraki 14 şubatlar da aynen böyle olucak.Sizi bilmem ama ben hiç kimseyi unutmam.Ne tarihini unuturum ne kendisini.Bu onların bir meziyeti değil benim bir alışkanlığım...Ve aşağıdaki şarkı da bu 14 şubatları yaşatan tüm gavurun kızlarına gelsin.Allah layığınızı versin her daim.Belki de hepiniz okuyorsunuz bu yazıları.Belki bana birşeyler söylememk için zor tutuyosunuz kendinizi.Siz gününüzü kurtarın ben burada iyiyim,en doğrusu da bu.

http://www.youtube.com/watch?v=EZlpOOyDpUk&feature=related


Hadi hayırlı işler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bazı Rüyalar 3

Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı b...