Şimdi takibine kurban olduklarım.Ben sürekli yazılarımda "şöyle yanlışa geldim,böyle üzüldüm..." diye artistlik yapıyorum da işin farklı boyutları da var.Ben sadece bunun edebiyatını yapmayı seviyorum.Yoksa Allaha'a şükür gerçek anlamda hayatıma engel koyacak hiç bir sıkıntım yok.Yalnızlıktan dert yananlara da bunları anlatırım hep.Tamam aşk acımızı çekelim,üzülelim ama bazı şeylerin de farkına varalım.
Acı dediğini,bir öğlen vakti evine doktor eşliğinde bir askerin oğlunun şehit haberini getirmiş olan insana sor.Çok sevdiği küçük kardeşinin bir hastalık yüzünden gözünün önünde gün geçtikçe eriyen adama sor."Büyüğüm" dediği insanın kanser olduğu ve çok az ömrünün kaldığını öğrenen insana sor.Doğuştan engelli doğan ve senin hiç eksikliğini dahi hissetmediğin ve bu yüzden farkına bile varamadığın ayaklarının başka insanlarda olmadığını düşün,üzüntüyü onlara sor....
Bu liste böyle uzar da gider.Allaha bin şükür sağlığım sıhhatim yerinde,anam babam sağ ve başımda.Küçük maddi sıkıntılar herkes de var.Gördüğünüz gibi günlük hayatımı ya da geleceğimi kısıtlayan hiç bir sıkıntım yok çok şükür.Bunların farkındayım ve aklıma geldiği her an şükrediyorum sahip olduklarım için.Siz de ara sıra bunu yapın.İnsan kendini çok daha iyi hissediyor.Sağlığım sıhhatim yerinde olsun,anam babam başımda dursun,en büyük derdim bunlar olsun.Hiç önemli değil.
Ayrılık herkes için kötü.Efendi efendi acımızı çekelim evlerimize dağılalım.Bundan sonra yaşadığım üzüntüleri yine yazıcam ama bunları bilin istedim.Onlar artistlik aslında bir bakıma.
Akıllı olun,iyi geceler.
17 Şubat 2012 Cuma
14 Şubat 2012 Salı
Bazı Günler
14 şubat 2010 ve 14 şubat 2008
Bu iki tarih hakkında biraz yazıyım istedim.Şunu da dinleyin okurken
İz bırakanlar unutulmaz,hele ki unutulanlar unutanları asla unutmazlar ve bu sebeple de bazı günler unutulmaz. Uzun bir yazı olabilir hacı baştan söyliyim.
Şöyle 2007 yılına bir flashback yaptım bugün. 2007 yılında başlayan bir süreç 14 şubat 2008'de yine göz yaşı ve pişmanlıkla bitmişti. Bu sefer ağlayan ben değilim lan dur hemen celallenme anlatıcam.
İstanbul'da Üniversite hayatı çok güzel.. 2. yılım, İstanbul'a iyiden iyiye alıştım artık. Bi eksik vardı o da kız arkadaş. Gerçi o da vardı da uzaktaydı. Lakin biz yine de pek severdik birbirimizi. Çok enteresan 2 yıllık bir geçmişimiz de vardı belli belirsiz görüştüğümüz fakat 2007-2008 eğitim öğretim yılı son derece yıkıcı olmuştu benim adıma.
2007 ağustos ayındayız. Bu gavurun kızı ile tekrar barışmışız görüşüyoruz, Beni aniden arayıp gitar çalıyor, o güzel sesiyle şarkılar söylüyor filan...Günler yine hiç olmadığı kadar güzel geçiyor. O sıra ben edirnekapı erkek öğrenci yurdunda kalıyorum nöbetçi yurt hesabına. Tabi şimdi yenilendi orası,benim kaldığım zaman hapishane gibiydi fakat o hapishaneyi bu gavurun kızı katlanılabilir kılmıştı bana. Canım benim...
Güzel günler ışık hızıyla geçti gitti tabi.O yıllarda Facebook dene sapıklık yoktu.Forum siteleri vardı, biz oralarda takılırdık.Bana da "NüGo" derlerdi. Böyle büyüklü küçüklü yazınca daha bi havalı, daha bi dikkat çekici oluyordu. Hatta yukarıdaki NUGO yazısını da yine bu kızcağız çizip yollamıştı. Bu arkadaş ile de yine bi forum sitesi vasıtasıyla tanışmıştık..Yeni nesil bilmez forum olaylarını..Bi ara bu bizim hep takıldığımız forumu bırakmış evanescence grubunun türkiye fan forumuna takılmaya başlamıştı.Ben saadettin teksoy ! arar bulurum. Bulup ben de ufaktan oralarda takılır olmuştum,muhabbet falan filan vakit geçiyordu.
Sanırım ekim ayı idi. Anavatan AÖS'e geri dönmüştüm. Bu gavurun kızının yanına gidiyim istiyordum. Şehir adını vermicem . Fakat son zamanlarda bi garipleşmişti yine. İlgisi azalmıştı,daha seyrek görüşür olduk. Ben de bu sıkıntılardan ötürü artık yanına gideyim de bi reset çekelim bu sıkıntılara istiyordum. Gel gör ki "ben hafta sonu oradayım" dememe rağmen bu gavurun kızı bana "haftasonu dershanede olucam vik vik vik...." gibisinden birşeyler zırvaladı....Yavrum anlamadın galiba yanına gelicem demeye kalmadı aramızdaki iletişimi yine kesti bu kızcağız.Bağlantı kesildi ayağına çıktı msn'den. Canını seviyim senin sen yine bi boklar yiyosun da dur bakalım...Ben Saadettin Teksoy !
Sanırım ekim ayı idi. Anavatan AÖS'e geri dönmüştüm. Bu gavurun kızının yanına gidiyim istiyordum. Şehir adını vermicem . Fakat son zamanlarda bi garipleşmişti yine. İlgisi azalmıştı,daha seyrek görüşür olduk. Ben de bu sıkıntılardan ötürü artık yanına gideyim de bi reset çekelim bu sıkıntılara istiyordum. Gel gör ki "ben hafta sonu oradayım" dememe rağmen bu gavurun kızı bana "haftasonu dershanede olucam vik vik vik...." gibisinden birşeyler zırvaladı....Yavrum anlamadın galiba yanına gelicem demeye kalmadı aramızdaki iletişimi yine kesti bu kızcağız.Bağlantı kesildi ayağına çıktı msn'den. Canını seviyim senin sen yine bi boklar yiyosun da dur bakalım...Ben Saadettin Teksoy !
Akabinde ben gidemedim tabi bunun yanına. Zaten 2-3 gün sonra beni bir oğlan aradı. Kod adı : HİBO. Kim olduğumu filan sordu. Fazla uzatmıyım gavurun kızı bu deliğanlu ile beni aynı anda götürüyomuş. Ben tabi ilk anda ihtimal vermedim bu duruma. "Yapmaz" dedim benim Sevdiceğim... Hey koçum benim...Bana bir fotoğraflar yolladı hacı görmen lazım...Yanak yanağa diz dize...Tarih de bir önceki hafta sonuna aitti...Çok kötü bi his lan o an...Çocuk biraz delikanlı çıktıydı o zamanlar. "Kardeş bak seni de kandırmış beni de, gel şunla bi yüzleşelim bakalım" dedi. Seve seve kabul ettim...Tabi bu sıralar gavurun kızı kayıplarda anasını satiim..Etekleri tutuştu hatunun ne benim yüzüme bakabiliyor ne diğer oğlanın. Neyse o da sıkıldı bu durumdan ki biz 3ümüz görüştük bi akşam...Msn'de toplu görüşme vardı o zamanlar.Ne güzel şeylerdi bunlar.Neyse...
O ne zor bi akşamdı geçmişini sikiyim. Meğer bu gavurun kızını ben ve arkadaş çevresi zorlamışız benimle birşeyler yaşamasına.O da dayanamamış bu baskıya filan öyle götürmüş işi. Meğersem o aslında en başından beri bizim diğer oğlanı seviyormuş....Şimdi ağzını yüzünü kırıcam da öyle bi adam değilim...Bu başladı benim karşımda diğer oğlana yalvarmaya. "Ben aslında hep seni sevdim, ogün sadece bi hataydı. Nolursun affet beni, ben sensiz yapamam...." diye ağlamaya başladı oğlana.... Oğlum elim ayağım titriyor lan. Aniden telefonla arayıp bana şarkı söyleyen müzeyyen senar'dı sanki amına koyim. Gözlerim yaşardı o an ama sinirden mi duygusallıktan mı çözemedim. Bu delikanlı gözüken oğlan da, hatun böyle gevşeyince bi özgüven patlaması yaşadı. Beni tehdit etmeye filan kalkıştı... "Birader bir daha bu kızı rahatsız etmeni istemiyorum" filan demeye başladı. Bak bak bak havalara bak amına koyim. Ben tabi sümüğümü çeke çeke,yumruğumu sıka sıka çıktım gittim. Dövdürtücem lan hepinizi ibneler...
Aradan 1 ay kadar geçti sanırım.Bu 1 ay'ın nasıl geçtiğini anlatmıyım.Pek sıkıntılıydı... O siktiğimin anlarını da bu şarkıya hapsetmiştim
Bak bak bendeki duygusallığa da bak. Hunharca aldatılmışım hala "bir kalp kırıldığında" tribindeyim.Ne adammışım amk. Şimdi düşününce çocuklukmuş diyip gülümsüyorum...
Neyse tarih geldi 11 kasım 2007'ye....
Bir diğer gavurun kızıyla tam da bu akşam tanışmıştım.Tabi onu görmem,ondan etkilenmem 1-2 hafta öncesine dayanıyor. Neyse...
Biz masada otururken,telefonum çaldı.Yabancı bir numara idi arayan. Acımadım açtım. Duyduğum ses pek bi tanıdıktı ve çok kötüydü. Ağlar gibi bir hali vardı. Bana diğer hattımı neden kapattığımı ve 10 dakika için açıp açamayacağımı sordu. Hemen açtım huyumu sikiyim...Masadan kalktım bahçeye çıktım. Zor bi konuşma olacaktı belli ki.
Telefonum çaldı.Benim cevap vermemle birlikte karşı taraf patladı. Sanırım salya sümük karışmıştı o an. Burnunu mu çekiyordu ağlıyor muydu tam çıkaramamıştım.
Bak hacı 2 yıldır tanıyordum bu kızı ve hiç böyle görmemiştim onu.
Neyse bütün yediği bokları kabullenip ne kadar pişman olduğunu ,vicdan azabından uyuyamadığını ve o çocuğun hayatında yaptığı en büyük hata olduğunu filan anlattı. Aramak için daha önceleri de niyetlenmiş ama yüz bulamamış edebiyatı yaptı. Ağladı sızladı telefonu kapattı. Ulan tam da diğer gavurun kızıyla tanışmak üzereyken senin yaptığın iş mi şimdi amına koyim. Ben o zamanlar hassas bi adamım moruk, hemen kafam karışıverir... Bir kaç gün sonra yakın arkadaşları ve kardeşi de beni aradı. Durumun ne kadar kötü olduğundan bahsettiler. Affetmesen de affetmiş gibi yapmaya çalış filan dediler. Zaten bu gavurun kızları üzülünce ortalık ayağa kalkıyor amına koyim. Biz üzülünce "çok abartıyor" oluyoruz. Yüzümüze bakılmıyor Telefonlarımız açılmıyor,mesajlarımıza bile cevap verilmiyor geçmişini sikiim.. Biz bu gavurun kızıyla tekrar görüşmeye başladık. Bu sefer de ben baskılara dayanamadım(!).Benim de hafiften götüm kalkmadı değil hani o zamanlar... Bana ettiğini bulmuş,ilahi adalet filan. Ben gururlu,mağrur,başı dik ama kederli kederli geziniyorum ortalıkta o aralar.
Ama olmuyodu moruk.Bir türlü eski Ogün olamıyordum ona karşı. Lan bu hatun bana boynuz taktı lan.Ağır bişey yani o zamana göre. Hep o çocuğun bana yolladığı fotoğraflar geliyordu gözümün önüne..Yanak yanağa dizdize....Hey yavrum heeeeey. Aylardan şubat geldi. Ben memlekete döndüm sömestr sebebiyle. Ben bütünleme sınavlarını beklerken odadaki arkadaşlarım memleketine gittiğinden ötürü istanbul'da çok fazla yalnız kalma ve düşünme şansım olmuştu. Bu gavurun kızıyla olan hikayemi oturdum yazdım. Yanlış hatırlamıyorsam 14 sayfa tutmuştu... Bu düşünme sürecinde de ben ilişkileri bitme noktasına yaklaştırmıştım. 14 şubat günü ulaşacak şekilde yazdıklarımı ve bir kaç hediyeyi kargoya verdim... Artık geri dönüş yoktu hacı. Bitecekti bu olay. Yediremiyordum çünkü kendime. En azından o çocukla ve benimle yüzleştikten sonra neler yaşadığımı bi şekilde anlaması lazımdı. Sadece lafla anlatarak olmuyordu.
Kargo yerine ulaştığında 2. bir kıyamet koptu. Bu zaman kadar beni ne kadar üzdüyse 2 günde burnundan getirmiştim hepsini. Yazdıklarımı okuyunca o dağıldı, kardeşi dağıldı, en yakın arkadaşı dağıldı. Artık hiç birisinin beni aramaya yüzü kalmamıştı... Bir zaman böyle sancılı devam etti. 14 şubatta verdiğim bu ayrılık kararı 1 mart gibi tamamıyla son bulmuştu. Zaten az bir zaman sonra diğer gavurun kızı ile daha da yakınlaşacaktık. Bu durumu atlatmam çok daha kolay oldu her ne kadar yaşadığım şey o zamanki ben'e göre ağır olsa da....
14 şubat 2008'de yaşadığım ayrılığın bir diğer versiyonu da tam 2 yıl sonra tekrarlanacaktı...Tarih çok manidar.2 yıl önce 13 şubat'ta apansız bazı sıkıntılar baş gösterdi gavurun kızıyla aramızda.Daha önce de sık tekrarlanan birşey olduğu için,biraz üzerine gideyim bu konunun istedim.Eşşek,kurcalama zaten uzaktasın dimi.Ben böyle bi kaç artistlik yaptım hacı.saat 14 şubat 00:00 olduğunda gavurun kızı bana "sevgililer günün kutlu olsun" diye bir mesaj attı...Bende artistliğimi sürdürerek hiçbir şey yapmadım karşılığında.Sadece sabaha karşı uzun bir yazı yazdım ona ve yolladım.Sabah 6 gibi mesaj attım,sana bir yazı yolladım diye.Hemen geri döndü,belli ki pek uyumuyordu o sıralar...O yazıdan sonra herşey koptu zaten...
Eşşek ogün madem el'in kötü ne diye rest çekip blöf yapıyosun.Hadi blöf yaptın kaybedince ne ağlıyorsun gavat...Hep gavurun kızına suç atıp duruyorum ya.Aha bu da benim özeleştirim.Daha bunun da çeşitli versiyonları var da sonraki yazılarda kısmetse.Kim bilir o sevgililer günü mesajına bende aynı samimiyette bir cevap verseydim bugün bunları yazıyor olmıycaktım...
Daha önceleri sorsanız çok pişmanım derdim de.Artık diyemiyorum.Kabullendim bu durumu ve üzüldüğüm,sıkıntıda olduğum için yazmıyorum bunları.Gayet iyiyim.Sadece 14 şubat tarihi bende çok farklı duygular yaşatıyor hepsi bu.
Şimdi Lisedeki gavurun kızını düşündüm de;onla 14 şubatlık bir mevzu olmamıştı ehehehe.
Benim 14 şubatım böyle.Bundan sonraki 14 şubatlar da aynen böyle olucak.Sizi bilmem ama ben hiç kimseyi unutmam.Ne tarihini unuturum ne kendisini.Bu onların bir meziyeti değil benim bir alışkanlığım...Ve aşağıdaki şarkı da bu 14 şubatları yaşatan tüm gavurun kızlarına gelsin.Allah layığınızı versin her daim.Belki de hepiniz okuyorsunuz bu yazıları.Belki bana birşeyler söylememk için zor tutuyosunuz kendinizi.Siz gününüzü kurtarın ben burada iyiyim,en doğrusu da bu.
http://www.youtube.com/watch?v=EZlpOOyDpUk&feature=related
Hadi hayırlı işler.
10 Şubat 2012 Cuma
Yalnızlık Üzerine
Yalnızlık'ın tadını çıkarıyoruz.Herkes yalnızlıktan şikayet ediyor,aslında bu geçici durumu olabildiğince yaşamak istiyor herkes.Çünkü kimse yalnız ölmeyecek.
Yalnızlık cidden allah'a mahsus oğlum.Bizim yalnızlıklarımız ruhani bir yalnızlık ve geçici hepsi.Bu sebeple de bokunu çıkaralım istiyoruz.Ben çıkardım mesela ama buradan daha seviyeli anlatma derdindeyim.Her gün yalnızlık tanımları yaptığım günler oldu.
"Yalnızlık bazı şarkıları dinleyememktir."
Bu söze katıldığınızı biliyorum."Bazı şarkılar" diye bi yazı yazmıştım.Orada da bahsettiğim gibi insanların bazı yasaklı şarkıları vardır.Benim de var.Hatta listenin başındakilerden birini paylaşıyım da hem dinleyin hem okuyun.
Bu söze katıldığınızı biliyorum."Bazı şarkılar" diye bi yazı yazmıştım.Orada da bahsettiğim gibi insanların bazı yasaklı şarkıları vardır.Benim de var.Hatta listenin başındakilerden birini paylaşıyım da hem dinleyin hem okuyun.
Bak şarkıyı duyunca yazmak için aklımda tuttuklarım uçtu gitti yine.Bu soktuğumun şarkısına hangi kötü anılarımı hapsettiysem yine hepsi çıktı ortaya.
Ogün sanlısoy senin de alacağın olsun.Böyle şarkı yapılır mı amınakoyim.
Bu şarkının hikayesini anlatayım öyleyse.
Hacı Kütahya'daki ilk yılım.Terkedileli 2-3 ay olmuş aylardan temmuz ağustos civarı.Sınıfta kalmak üzereyim,terkedildim,ölümüne bunalımdayım.Önümde marjinal maliyet,marjinal fayda kavramlarını tanımlayan mikro iktisat kitabı var.Aklım gavurun kızında.Hep diyorum "ulan belki döner,belki o da yapamaz,bi ihtimal be"....
Hey yavrum hey sen takıl öyle "döner" diye..Bekle aklını siktiğim bekle.
Arkadaşın ses sistemini kendi bilgisayarıma kurmuşum.Bu şarkıya vermişim son ses'i.Kapımı kilitlemişim.Oda da içtiğim sigaranın haddi hesabı yok.Şarkı tekrar tekrar çalıyor.Benim deri kaplı bir fotoğraf albümüm vardı.Gavurun kızıyla ikimizin resimlerinin olduğu...Almışım elime.Hem bağıra bağıra "yuaarrrr olmadıııığğğnnn" diye şarkıyı söylüyorum hemde düştüğünde canı yanan küçük çocuklar gibi ağlıyorum.Böyle sümük çeke çeke.
Şimdi bilirsiniz küçük çocuklar bazen sırf eziyet olsun diye,ilgi çekmek adına kuru kuru ağlarlar.Fakat bu çocuklar,atıyorum,bisikletten düştüğünde filan canları yandığı için çok masum,çok içten ağlarlar.Bilirsiniz.Nasıl da kendime pay çıkardım yine küçük bir sabii üzerinden heheh.
Yani hacılar tamam ayrılık üzerine güzel konular işlemiş çok güzel yerli filmlerimiz var.İncir reçeli olsun,Issız adam olsun,v.s...Şimdi film belli bir süreye sığmak zorunda olduğu için o ayrılık sonrası çekilen acılar,girilen depresyonlar sahne sahne,ağır bir müzik eşliğinde akar...Kız yatağında ağlıyordur,erkek bi sahil kenarında...
Bende süre sıkıntısı olmadığından bu sahneleri 1 yıldan uzun bir süreye yayarak her gün sabahtan akşama kadar geniş geniş yaşadım.Oğlum tamam herkes ayrılık yaşamıştır da benim kadar manyağını görmedim...Sinir eden cinstenim ben.Neyse geçti çok şükür o yüzden yazabiliyorum zaten.
Oscar'lık dramım var derim herkese.İncir reçeli'nde Halil sezai sarhoşken bir şarkı söylüyor,ki güzel de bir şarkı,herkes tav oluyor.Herkes ölümüne acı çekiyor filan...Oğlum benim eski videolarımızdan hazırladığım bir klipler var ki bizi tanıyanları yalan edecek cinsten.Benim dramım daha ağlanacak cinsten lan.En çok benim hikayeme üzüleceksiniz.Saksı değilim ben.
Şimdi yine ön yargılı bir şekilde şu sahneleri kendi yaşadıklarımdan oluşturayım.Ben yukarıda paylaştığım şarkıyı dinleyerek ağlıyorum,Gavurun kızı üniversite şenliklerinde çılgınlar gibi eğleniyor...
Ben gece yarıları fotoğraflara bakıp her sigarayla ömrümden ömür kesiyorum,Gavurun kızı canlı müziklerde,asmalı mescitlerde,gecelerde...Vallahi o dönem o bunları yapıyordu şimdi yalanım yok.Kendi ekledi fotoğrafları hep facebook'a...Hatta "bir süre görüşmeyelim" kararını veriği gece ben bunu aradım.Yine canlı müzikli,gürültülü bir mekanda olduğu için iletişim kuramamıştık.Oysaki mesajında bana "biraz kendimi dinlemek ve düşünmek istiyorum" demişti....Ne güzel düşünüyordu,canım benim !
Tamam hemen celallenmeyin.Kızın hakkını yemiycem.Arkadaşlarının dayatmasıyla oldu hep bunlar.Benim gibi el'in elinde değildi o.Kardeşten öte yakın arkadaşları vardı yanında.Hiç böyle bir zamanda Ogün'ün kaldığı gibi ölümüne bir yalnızlığa bırakırlar mıydı onu.Elbette bırakmazlardı.O yüzden bu ayrılığı ağırlıklı olarak ben yaşadım.Zira terkedilen de bendim zaten...O hep gününü gün eden kısacası level atlayan taraf olmuştu.Zaten o da benim yaşadığım gibi bir yalnızlık yaşasaydı koşa koşa geri gelirdi.Çekilecek çile değil çünkü.
Terkeden level atlar,terkedilen değil !
Aynen durum buydu canım kardeşim.Onun hayatında hissettiği heyecan daha da artmıştı beni hayatından çıkarmasıyla birlikte.Level atlayan o olduğuna göre bende yerinde sayan hatta lise yıllarındaki karanlık günlere geri dönen kişi oldum...
Tabi bunlar geçmiş yıllara ait izlenimlerim.Artık biraz daha farklı bakıyorum olaylara.Gavurun kızının beni terketmesiyle başlayan bu zalım süreçte pek çok açıdan durup durup ders çıkardım kendime.Hani keşke bunlar yaşanmasaydı ama madem yaşandı,bu şer'den bi hayır çıkarmak durumundaydım.Ben acı'mı doyasıya yaşadım,o da benimkine yakın yaşasaydı daha mutlu olurdum.
Yalnızsanız eğer,onun tadını çıkarın.İsteseniz de böyle devam etmeyecek çünkü.Şimdi bir tiyatrocu kafasıyla şöyle bir psikopatlık da yaptım,gavurun kızı beni terkettikten sonra baktım ki bu yaşanacak,kendi kendime " ulan terkedilmezsem terkedilmiş birisini nasıl oynayabilirim ki?" filan demeye başladım.Kendi yalnızlığımı gözlemlemeye başladım.Yararlı bir eğitim de oldu sanki.Neyse ki daha fazla sıyırmadan yalnızlığın ve ayrılığın hakkını verdim,adam gibi de yaşadım içim rahat.
Bu yazı da bu gece içime doğan müthiş bir yazma isteğinin bir sonucuydu.Ortak bi arkadaşımız onun bir resmini eklemiş yine görünce bi hoş oldum..Biraz da ondan bu yazma isteği,kafa dağıtmak amaçlı.Yalnızlığım ile ilgili yazmak istediğim daha birsürü şey var aslında.Onları da ileride yazarım.
Kısacası;
Yalnızlık özlediğin insanların seni özlememesidir.
Yalnızlık eve hep anahtar ile girmektir.
Yalnızlık tuvalete girerken kapıyı kapatma ihtiyacı hissetmemektir.
Yalnızlık kendinle çok konuşmaktır.
Yalnızlık cep telefonu şarjının 1 hafta gitmesidir artık.
Yalnızlık yanlızlık değildir.
Bu şarkının hikayesini anlatayım öyleyse.
Hacı Kütahya'daki ilk yılım.Terkedileli 2-3 ay olmuş aylardan temmuz ağustos civarı.Sınıfta kalmak üzereyim,terkedildim,ölümüne bunalımdayım.Önümde marjinal maliyet,marjinal fayda kavramlarını tanımlayan mikro iktisat kitabı var.Aklım gavurun kızında.Hep diyorum "ulan belki döner,belki o da yapamaz,bi ihtimal be"....
Hey yavrum hey sen takıl öyle "döner" diye..Bekle aklını siktiğim bekle.
Arkadaşın ses sistemini kendi bilgisayarıma kurmuşum.Bu şarkıya vermişim son ses'i.Kapımı kilitlemişim.Oda da içtiğim sigaranın haddi hesabı yok.Şarkı tekrar tekrar çalıyor.Benim deri kaplı bir fotoğraf albümüm vardı.Gavurun kızıyla ikimizin resimlerinin olduğu...Almışım elime.Hem bağıra bağıra "yuaarrrr olmadıııığğğnnn" diye şarkıyı söylüyorum hemde düştüğünde canı yanan küçük çocuklar gibi ağlıyorum.Böyle sümük çeke çeke.
Şimdi bilirsiniz küçük çocuklar bazen sırf eziyet olsun diye,ilgi çekmek adına kuru kuru ağlarlar.Fakat bu çocuklar,atıyorum,bisikletten düştüğünde filan canları yandığı için çok masum,çok içten ağlarlar.Bilirsiniz.Nasıl da kendime pay çıkardım yine küçük bir sabii üzerinden heheh.
Yani hacılar tamam ayrılık üzerine güzel konular işlemiş çok güzel yerli filmlerimiz var.İncir reçeli olsun,Issız adam olsun,v.s...Şimdi film belli bir süreye sığmak zorunda olduğu için o ayrılık sonrası çekilen acılar,girilen depresyonlar sahne sahne,ağır bir müzik eşliğinde akar...Kız yatağında ağlıyordur,erkek bi sahil kenarında...
Bende süre sıkıntısı olmadığından bu sahneleri 1 yıldan uzun bir süreye yayarak her gün sabahtan akşama kadar geniş geniş yaşadım.Oğlum tamam herkes ayrılık yaşamıştır da benim kadar manyağını görmedim...Sinir eden cinstenim ben.Neyse geçti çok şükür o yüzden yazabiliyorum zaten.
Oscar'lık dramım var derim herkese.İncir reçeli'nde Halil sezai sarhoşken bir şarkı söylüyor,ki güzel de bir şarkı,herkes tav oluyor.Herkes ölümüne acı çekiyor filan...Oğlum benim eski videolarımızdan hazırladığım bir klipler var ki bizi tanıyanları yalan edecek cinsten.Benim dramım daha ağlanacak cinsten lan.En çok benim hikayeme üzüleceksiniz.Saksı değilim ben.
Şimdi yine ön yargılı bir şekilde şu sahneleri kendi yaşadıklarımdan oluşturayım.Ben yukarıda paylaştığım şarkıyı dinleyerek ağlıyorum,Gavurun kızı üniversite şenliklerinde çılgınlar gibi eğleniyor...
Ben gece yarıları fotoğraflara bakıp her sigarayla ömrümden ömür kesiyorum,Gavurun kızı canlı müziklerde,asmalı mescitlerde,gecelerde...Vallahi o dönem o bunları yapıyordu şimdi yalanım yok.Kendi ekledi fotoğrafları hep facebook'a...Hatta "bir süre görüşmeyelim" kararını veriği gece ben bunu aradım.Yine canlı müzikli,gürültülü bir mekanda olduğu için iletişim kuramamıştık.Oysaki mesajında bana "biraz kendimi dinlemek ve düşünmek istiyorum" demişti....Ne güzel düşünüyordu,canım benim !
Tamam hemen celallenmeyin.Kızın hakkını yemiycem.Arkadaşlarının dayatmasıyla oldu hep bunlar.Benim gibi el'in elinde değildi o.Kardeşten öte yakın arkadaşları vardı yanında.Hiç böyle bir zamanda Ogün'ün kaldığı gibi ölümüne bir yalnızlığa bırakırlar mıydı onu.Elbette bırakmazlardı.O yüzden bu ayrılığı ağırlıklı olarak ben yaşadım.Zira terkedilen de bendim zaten...O hep gününü gün eden kısacası level atlayan taraf olmuştu.Zaten o da benim yaşadığım gibi bir yalnızlık yaşasaydı koşa koşa geri gelirdi.Çekilecek çile değil çünkü.
Terkeden level atlar,terkedilen değil !
Aynen durum buydu canım kardeşim.Onun hayatında hissettiği heyecan daha da artmıştı beni hayatından çıkarmasıyla birlikte.Level atlayan o olduğuna göre bende yerinde sayan hatta lise yıllarındaki karanlık günlere geri dönen kişi oldum...
Tabi bunlar geçmiş yıllara ait izlenimlerim.Artık biraz daha farklı bakıyorum olaylara.Gavurun kızının beni terketmesiyle başlayan bu zalım süreçte pek çok açıdan durup durup ders çıkardım kendime.Hani keşke bunlar yaşanmasaydı ama madem yaşandı,bu şer'den bi hayır çıkarmak durumundaydım.Ben acı'mı doyasıya yaşadım,o da benimkine yakın yaşasaydı daha mutlu olurdum.
Yalnızsanız eğer,onun tadını çıkarın.İsteseniz de böyle devam etmeyecek çünkü.Şimdi bir tiyatrocu kafasıyla şöyle bir psikopatlık da yaptım,gavurun kızı beni terkettikten sonra baktım ki bu yaşanacak,kendi kendime " ulan terkedilmezsem terkedilmiş birisini nasıl oynayabilirim ki?" filan demeye başladım.Kendi yalnızlığımı gözlemlemeye başladım.Yararlı bir eğitim de oldu sanki.Neyse ki daha fazla sıyırmadan yalnızlığın ve ayrılığın hakkını verdim,adam gibi de yaşadım içim rahat.
Bu yazı da bu gece içime doğan müthiş bir yazma isteğinin bir sonucuydu.Ortak bi arkadaşımız onun bir resmini eklemiş yine görünce bi hoş oldum..Biraz da ondan bu yazma isteği,kafa dağıtmak amaçlı.Yalnızlığım ile ilgili yazmak istediğim daha birsürü şey var aslında.Onları da ileride yazarım.
Kısacası;
Yalnızlık özlediğin insanların seni özlememesidir.
Yalnızlık eve hep anahtar ile girmektir.
Yalnızlık tuvalete girerken kapıyı kapatma ihtiyacı hissetmemektir.
Yalnızlık kendinle çok konuşmaktır.
Yalnızlık cep telefonu şarjının 1 hafta gitmesidir artık.
Yalnızlık yanlızlık değildir.
9 Şubat 2012 Perşembe
Zor Zamanların Refakatçıları [En sevdiği renk mor olan kadın]
Herkesin anlattıklarıma benzer zor zamanları olmuştur.Sebepleri farklı olsa da yaşayış biçimleri bir nebze benzer.Zaten depresyona genelde her yerde aynı şekilde girilir.Sosyal hayat biter,yemek ve uyku düzeni bozulur,sağlık zarar görür(içenlerin karaciğeri özellikle),okul-iş hayatı ile ilişkiler bozulur...
Bu yazıda zor zamanlarda hayatıma dahil olmuş bir yabancıdan bahsedicem baştan söyliyim.İlginizi çekmeyebilir o yüzden okumayabilirsiniz sıkılırım diyorsanız.
Bunda 3-4 yıl önce gayet sosyal bir hayatım vardı.Tiyatro ve müzik ile uğraşarak günlerimi gün ederdim.Etrafımdaki herkesin farklı bir yeteneği,farklı bir özelliği vardı.Dolayısıyla bir araya geldiğimizde son derece keyifli vakit geçirirdik...
İnsanlar yeni kararlar alırken hayat standartlarını daha da yükseltecek bir şekilde karar almaya özen gösterirler.Ben de Kütahya'ya gelirken böyle bir amaç edinmiştim.Gerçekten öyle mi oldu peki ? Şimdilik şüpheliyim...Zor zamanlar bundan 2-3 yıl kadar önce başlamıştı.Daha önce dedim ya ancak yazmaya başlıyorum diye..Bu 2-3 yıllık zor zaman sürecinde günlük hayatıma bambaşka insanlar dahil oldular.Beni çok zor bir zamanımda tanıdıkları için bundan sonra ki ilişkilerimiz de o zor zamanlarda attığımız temeller üzerine ilerledi...Derdime ortak olma amacıyla dahil olanlar daha sonra sadece akıl almaya,fikir danışmaya gelir oldular.Hep aynı yemek yenmez hesabı..
Uzun bir giriş oldu ama gerekliydi.Şimdi de yine hayatıma dahil olmuş böyle bir insan ile ilgili bişeyler yazmak istiyorum.
Kod adı : En sevdiği renk mor olan kadın
İronik olan aslında bu arkadaşın mor rengi falan sevdiği yok ama bu isim çok yakıştı ona.En sevdiği renk mor olan kadın hayatıma zor zamanların öyle bir anında dahil oldu ki böyle bir zamanlama yok.Hani demiştim ya belli çöküşlerin ardından insanlarda bazı aydınlanmalar olur yine...Çok büyük bir yıkım yaşadığım bir gecenin daha sabahına varmadan En sevdiği renk mor olan kadın ile yakınlaştık.Yakınlaştık diyorum çünkü biz daha önce de birbirimizi tanıyorduk,kısmet bugüneymiş.
Daha önceden de tanıdığım için çok önceleri hakkında ara ara bilgi alma imkanım oldu onun haberi olmadan.Ne de olsa facebook'un varoluş amacı bu değil mi ? Tabi o zamanlar aramızdaki muhabbet çok daha yüzeysel olduğu için çok fazla üstünde durulmadı...
İnsanlar zor zamanlar yaşarken hayatlarına dahil olan ve acılarını paylaşan insanları kendilerine çok yakın hissederler canını sevdiklerim.O kötü zamanlarda 0 sosyal hayat ile yaşarken bazı insanlarla yakınlaşmışsın ve sürekli onlarla muhattap oluyorsun....Aşk ihtimali çok yüksektir bu durumlarda söyliyim.Niyet o olmasa bile başa gelebilir dikkat edin.
Tabi benim müthiş bir çöküş yaşadığım bir an'a denk geldiği için En sevdiği renk mor olan kadın ile tanışmam hafif bir heyecan yaratmadı değil.Sebebini anlamadığım bir şekilde kendisi de bana çok sıcak yaklaştı,kanı kaynadı diyelim.Daha o gece bana numarasını verdi.Bu benim için artık yeni bir uğraş demekti.Çünkü büyük bir yıkım haberi almışsın ve o an sadece kaç ay bunun acısını çekerim günlerimi nasıl geçiririm'i hesaplarken bu uğraşı edinmişsin.Hem yeni biriyle yeni birşeyler denemeyi kim istemezki.Üstelik 2 yıla yakın bir süredir yas tutuyorsanız...
Öyle de oldu.En sevdiği renk mor olan kadın ile biz bir hayli sıkı fıkı olmaya başladık.Şöyle ki 2 yıldır çok fazla mesaj arttırdığım mesaj paketim artık yetmez olmuştu.Oldu böyle bir dönem.Tabi sohbetin en başından ben arkadaşa aleni bir şekilde yazmaya başladım.Bunu itiraf edicem.Çünkü benin niyetim arkadaşlıktan ziyade daha özel bir arkadaşlıktı...İhtiyacım olan oydu çünkü benim konuştuğum bir sürü arkadaşım vardı zaten.Birileri özel olmalıydı.Bende de bu saplantı var amınakoyim.İlla birilerini baştacı edecem.Yoksa yarım hissediyorum kendimi.Yani benim sevmeye bunun karşılığında da biraz sevilmeye ihtiyacım var o kadar.Ama öncelik sevmek.
Dedim ki "ulan hoş da bir kız.muhabbetlerimiz de gayet uyuşuyor neden olmasın ?".Ben zorlamaya başladım En sevdiği renk mor olan kadın'ı...Ama ben her zorlamaya başladığımda konuyu ustaca savuşturdu,o savuşturdukça ben daha çok yüklendim yenilen pehlivan gibi.Bu tempoda biz 1-2 ay yedik kanımca.Mesafeden ötürü telefon ve internet ile haberleştiğimiz için msn bizim vazgeçilmezimiz olmuştu.Ona zorla yeni bir msn hesabı açtırmayı da başardım.Artık görüntülü ve sesli görüşme teknolojisine geçmişti.Sabahlara kadar dance sizin anlayacağınız...
En sevdiği renk mor olan kadın üniversite tercihi yapmış ama istediğini elde edememiş ve tekrar bu yolda çaba sarfeden bir arkadaşımız.Yani baktığınızda yaşantı ve tecrübe olarak benim biraz arkamda kalmış bir arkadaş.Bu yüzden ön yargılı yaklaştığım herkesin intikamıydı sanki onunla sohbetim.Çünkü anlaşabiliyorduk.Normalde benden 2-3 yaş küçük sınıf arkadaşlarımla anlaşamıyorken.O yüzden bunu hiiç sorun etmedim bir süre sonra,vicdanımda gayet rahattı.Vicdanı rahat olamayanları da gördüm..Bu gavurun kızı beni hunharca,acımasızca terkettikten sonra samimiyet kurduğum ender kişilerden oldu En sevdiği renk mor olan kadın.Tabi artık kuru muhabbet karın doyurmuyordu benim için çünkü benim bu yakınlaşmadan beklediğim farklıydı.Bişeylerin yolunda olmadığının bende farkındaydım ama o da bu sohbetten benim kadar keyif alıyordu.Benimle ilgileniyordu filan.Dedim ya zor zamanlarda size gösterilen ilgi çok tehlikelidir diye.Daha da tehlikeli olmasından korkmuş olsam gerek,ben En sevdiği renk mor olan kadına mevzuyu açtım.Dedim böyle böyle,ben yalnız bir adamım,gel şu işin adını koyalım da ona göre davranalım bundan sonra.Çünkü ev arkadaşlarımın da baskısı var.Çünkü onlar bana yalnızlığı yakıştıramadıkları için sürekli yeni isimler ile karşıma gelmekteler.Bunlar beni En sevdiği renk mor olan kadın ile konuşurken gördüklerinden ötürü bu işin nereye varacağını öğrenmek istediler haliyle."vaay kız arkadaş yapmışsın,vaaaaay kim bu şanslı arkadaş..." diye gitti muhabbet.Tabi adı konmadığı için yaprakları seviyesiz br aşk falına kurban giden papatya gibi kalıyorsunuz.Tabi ben bu teklifi En sevdiği renk mor olan kadına yaptıktan sonra onun tepkisi "olmaz" gibisinden oldu.O gece uyundu sabah uyanıldı bu konular düşünüldü,akşama pilavlı sohbet var.O sohbet ortamı oluştu ve ben öğrendim ki En sevdiği renk mor olan kadının zaten bir sevgilisi varmış....
Evet dostlar varmış.Durun hemen celallenmeyin.Daha önce bunun olduğunu bana yansıtmaya çalıştı bir kaç defa.Fakat şöyle yansıttı;"bitti bitecek bir ilişki"...Tabi tüm bunların hesabını sorar gibi bir yaklaşıma girdim.O da üzgün bir şekilde herşeyi cevapladı.Çünkü ne olduğunu ve neden böyle olduğunu o da anlayamamıştı.
Böyle konularda biraz katıyımdır ben hacı."sevgilisi varsa yazmam,tenezzül bile etmem".Katıyım dediğime bakmayın aslında olması gereken bu ama benim öyle diyesim geldi...Bende bu soğuklukta bir konuşma yaptım kendisiyle.Ben Latif doğan edasıyla daha da konuşmam senle küstüüüüm küstüüüüüüm dedim.Anlayışla karşıladı.
Net hatırlıyorum 3 gün sonra bir mesaj geldi telefonuma."Şu an sadece seninle konuşma istiyorum ama kötü bir insan olamam,ne yapacağımı bilmiyorum kendimi berbat hissediyorum" gibisinden.
Oğlum ben dayanamıyorum işte böyle olunca.O kadar sövüp saydığım gavurun kızı bile bugün böyle birşey dese sıcak bir cevap vermeyi düşünebilirim.Veririm demiyorum düşünebilirim diyorum.Benim durumumdaki bir insan için çok acaip bir davranış bu.En sevdiği renk mor olan kadın böyle diyince ben teselli eder cinsten cevaplar attım,sonra cevaplar çoğaldı,sonra muhabbet ilerledi yeniden eski performansına kavuştu diyalog.Bu sefer ben de sözümü tutamadım.Restimi ağır çektim ama laf'ta kolay o işler.Tabi sohbet etmeyi ikimizde istiyoruz ama şartlar müsait değil bu duruma.Hiç etik değil.Belli aralıklarla buhranlar yaşıyoruz böyle olmamalı filan diye.Sürekli görüşmeyelim diye ara veriyoruz ama olmuyor.Arada çok acaip bir alternatif akım var."elektrik var" diyemedim onu izdivaç programlarında yalan ettikleri için böyle bişey deniyim istedim.
Şimdi bu yazıyı En sevdiği renk mor olan kadın okuyacaktır çünkü blogumun yakın takipçilerinden.ve bu anlattıklarımdan ötürü kendini nasıl hissedecek bilmiyorum da yarın ki konuşmamız enteresan olabilir.
Hacı zor zamanlardan yeni çıkmışsın.Bunu yaparken de yanında belki de çok alakasız ama birisi olmuş.Bak ben arkadaşlığımı özel boyuta indireceğim insanlara duygusal geçmişimi anlatmam.Diğerlerine anlatırım ki onlar sadece dertleşmeye gelsin başka bir ihtimal belirmesin diye.En sevdiği renk mor olan kadın da ben bile bile anlatmadım hiç birşeyi.Tabi artık az çok fikir sahibi olmuştur yazdıklarımdan ötürü.Çok zorladım,aslında onun aradığı adam da benim eheheheh.Gel gelelim şartlar...
Velhasıl kelam onunda sevdiği başka birisi çıktı takibine yandıklarım..Zaten ben şu zor zamanlarda kime yazdıysam;ya sözlü,ya nişanlı ya da sevgili sahibi insanlar oldu hep.Şansıma bahtıma sıçayım.Tabi gavurun kızından sonra bunlar hiç bir yıkım yaratmadı bende.Keşke yaratsaydı da bunlara odaklansaydım.Bunların sıkıntısını yaşasaydım.O da olmadı.En sevdiği renk mor olan kadın ile hala konuşuyor,görüşüyoruz.Benim başlangıçtaki hislerim artık o kadar belli olmasa da hala geçerli sayılabilir.Bence o da belli etmiyor ama bu diyalog'dan keyif alıyor.Sadece ilişkisini başka bir erkek yüzünden bitiren olmak istemiyor ve artık bitirmek istediğini de düşünmüyorum.Sanırım sevgilisiyle araları düzeldi.Çünkü ilk tanıştığımız gece aramız çok kötü filan demişti.Onun adına sevindim.Zaten artık sadece başkalarının adına sevinir oldum amınakoyim.
En sevdiği renk mor olan kadın tanıdığım kadarıyla arkadaşlarıyla vakit geçirirken cıvıl cıvıl bir insan ama konuşmaya başladığımızda tam bir marla singer olduğunu düşünüyorum.Hayatında hoşnut değil ve 1 sn sonrasının ne getireceği ile çok fazla ilgilenmiyor.Doğaçlama yaşıyor yani.Tabi benim yoğun çabaları sonucu bir kaç defa uzun vadeli planlar kurabilmeyi başardık ama 1-2 gün sürdü,sonra fikirleri yine askıya alındı.Şimdi ki amacım onun bu karanlık tarafını yoketmek,hayatından memnun olmadığı her objeyi,nesneyi,şahsı çıkarmasını sağlamak.Ben hayatımın en güzel yıllarını çok acaip sıkıntılar ile geçirdim ki her zaman derim en büyük sıkıntım bu olsun diye.Başkalarının hoşnutsuz yaşamasına tahammül edemez oldum.
Bir şansımız olsaydı herşey çok farklı olurdu En sevdiği renk mor olan kadın inan bana..Sende hep memnun olacaktın bu durumdan.fakat şimdilik kısmet değilmiş.bu arada sayemde kadere kısmete inanmaya da başladı hafiften.Zaten sen istanbul'a gidersen herşey daha hoş olur ben aslında o zamanı bekliyorum..Kısmet değilmiş dedik çıktık işin içinden şimdi biz de doğaçlama görüşüyoruz.Ne yapalım
Bu yazıda zor zamanlarda hayatıma dahil olmuş bir yabancıdan bahsedicem baştan söyliyim.İlginizi çekmeyebilir o yüzden okumayabilirsiniz sıkılırım diyorsanız.
Bunda 3-4 yıl önce gayet sosyal bir hayatım vardı.Tiyatro ve müzik ile uğraşarak günlerimi gün ederdim.Etrafımdaki herkesin farklı bir yeteneği,farklı bir özelliği vardı.Dolayısıyla bir araya geldiğimizde son derece keyifli vakit geçirirdik...
İnsanlar yeni kararlar alırken hayat standartlarını daha da yükseltecek bir şekilde karar almaya özen gösterirler.Ben de Kütahya'ya gelirken böyle bir amaç edinmiştim.Gerçekten öyle mi oldu peki ? Şimdilik şüpheliyim...Zor zamanlar bundan 2-3 yıl kadar önce başlamıştı.Daha önce dedim ya ancak yazmaya başlıyorum diye..Bu 2-3 yıllık zor zaman sürecinde günlük hayatıma bambaşka insanlar dahil oldular.Beni çok zor bir zamanımda tanıdıkları için bundan sonra ki ilişkilerimiz de o zor zamanlarda attığımız temeller üzerine ilerledi...Derdime ortak olma amacıyla dahil olanlar daha sonra sadece akıl almaya,fikir danışmaya gelir oldular.Hep aynı yemek yenmez hesabı..
Uzun bir giriş oldu ama gerekliydi.Şimdi de yine hayatıma dahil olmuş böyle bir insan ile ilgili bişeyler yazmak istiyorum.
Kod adı : En sevdiği renk mor olan kadın
İronik olan aslında bu arkadaşın mor rengi falan sevdiği yok ama bu isim çok yakıştı ona.En sevdiği renk mor olan kadın hayatıma zor zamanların öyle bir anında dahil oldu ki böyle bir zamanlama yok.Hani demiştim ya belli çöküşlerin ardından insanlarda bazı aydınlanmalar olur yine...Çok büyük bir yıkım yaşadığım bir gecenin daha sabahına varmadan En sevdiği renk mor olan kadın ile yakınlaştık.Yakınlaştık diyorum çünkü biz daha önce de birbirimizi tanıyorduk,kısmet bugüneymiş.
Daha önceden de tanıdığım için çok önceleri hakkında ara ara bilgi alma imkanım oldu onun haberi olmadan.Ne de olsa facebook'un varoluş amacı bu değil mi ? Tabi o zamanlar aramızdaki muhabbet çok daha yüzeysel olduğu için çok fazla üstünde durulmadı...
İnsanlar zor zamanlar yaşarken hayatlarına dahil olan ve acılarını paylaşan insanları kendilerine çok yakın hissederler canını sevdiklerim.O kötü zamanlarda 0 sosyal hayat ile yaşarken bazı insanlarla yakınlaşmışsın ve sürekli onlarla muhattap oluyorsun....Aşk ihtimali çok yüksektir bu durumlarda söyliyim.Niyet o olmasa bile başa gelebilir dikkat edin.
Tabi benim müthiş bir çöküş yaşadığım bir an'a denk geldiği için En sevdiği renk mor olan kadın ile tanışmam hafif bir heyecan yaratmadı değil.Sebebini anlamadığım bir şekilde kendisi de bana çok sıcak yaklaştı,kanı kaynadı diyelim.Daha o gece bana numarasını verdi.Bu benim için artık yeni bir uğraş demekti.Çünkü büyük bir yıkım haberi almışsın ve o an sadece kaç ay bunun acısını çekerim günlerimi nasıl geçiririm'i hesaplarken bu uğraşı edinmişsin.Hem yeni biriyle yeni birşeyler denemeyi kim istemezki.Üstelik 2 yıla yakın bir süredir yas tutuyorsanız...
Öyle de oldu.En sevdiği renk mor olan kadın ile biz bir hayli sıkı fıkı olmaya başladık.Şöyle ki 2 yıldır çok fazla mesaj arttırdığım mesaj paketim artık yetmez olmuştu.Oldu böyle bir dönem.Tabi sohbetin en başından ben arkadaşa aleni bir şekilde yazmaya başladım.Bunu itiraf edicem.Çünkü benin niyetim arkadaşlıktan ziyade daha özel bir arkadaşlıktı...İhtiyacım olan oydu çünkü benim konuştuğum bir sürü arkadaşım vardı zaten.Birileri özel olmalıydı.Bende de bu saplantı var amınakoyim.İlla birilerini baştacı edecem.Yoksa yarım hissediyorum kendimi.Yani benim sevmeye bunun karşılığında da biraz sevilmeye ihtiyacım var o kadar.Ama öncelik sevmek.
Dedim ki "ulan hoş da bir kız.muhabbetlerimiz de gayet uyuşuyor neden olmasın ?".Ben zorlamaya başladım En sevdiği renk mor olan kadın'ı...Ama ben her zorlamaya başladığımda konuyu ustaca savuşturdu,o savuşturdukça ben daha çok yüklendim yenilen pehlivan gibi.Bu tempoda biz 1-2 ay yedik kanımca.Mesafeden ötürü telefon ve internet ile haberleştiğimiz için msn bizim vazgeçilmezimiz olmuştu.Ona zorla yeni bir msn hesabı açtırmayı da başardım.Artık görüntülü ve sesli görüşme teknolojisine geçmişti.Sabahlara kadar dance sizin anlayacağınız...
En sevdiği renk mor olan kadın üniversite tercihi yapmış ama istediğini elde edememiş ve tekrar bu yolda çaba sarfeden bir arkadaşımız.Yani baktığınızda yaşantı ve tecrübe olarak benim biraz arkamda kalmış bir arkadaş.Bu yüzden ön yargılı yaklaştığım herkesin intikamıydı sanki onunla sohbetim.Çünkü anlaşabiliyorduk.Normalde benden 2-3 yaş küçük sınıf arkadaşlarımla anlaşamıyorken.O yüzden bunu hiiç sorun etmedim bir süre sonra,vicdanımda gayet rahattı.Vicdanı rahat olamayanları da gördüm..Bu gavurun kızı beni hunharca,acımasızca terkettikten sonra samimiyet kurduğum ender kişilerden oldu En sevdiği renk mor olan kadın.Tabi artık kuru muhabbet karın doyurmuyordu benim için çünkü benim bu yakınlaşmadan beklediğim farklıydı.Bişeylerin yolunda olmadığının bende farkındaydım ama o da bu sohbetten benim kadar keyif alıyordu.Benimle ilgileniyordu filan.Dedim ya zor zamanlarda size gösterilen ilgi çok tehlikelidir diye.Daha da tehlikeli olmasından korkmuş olsam gerek,ben En sevdiği renk mor olan kadına mevzuyu açtım.Dedim böyle böyle,ben yalnız bir adamım,gel şu işin adını koyalım da ona göre davranalım bundan sonra.Çünkü ev arkadaşlarımın da baskısı var.Çünkü onlar bana yalnızlığı yakıştıramadıkları için sürekli yeni isimler ile karşıma gelmekteler.Bunlar beni En sevdiği renk mor olan kadın ile konuşurken gördüklerinden ötürü bu işin nereye varacağını öğrenmek istediler haliyle."vaay kız arkadaş yapmışsın,vaaaaay kim bu şanslı arkadaş..." diye gitti muhabbet.Tabi adı konmadığı için yaprakları seviyesiz br aşk falına kurban giden papatya gibi kalıyorsunuz.Tabi ben bu teklifi En sevdiği renk mor olan kadına yaptıktan sonra onun tepkisi "olmaz" gibisinden oldu.O gece uyundu sabah uyanıldı bu konular düşünüldü,akşama pilavlı sohbet var.O sohbet ortamı oluştu ve ben öğrendim ki En sevdiği renk mor olan kadının zaten bir sevgilisi varmış....
Evet dostlar varmış.Durun hemen celallenmeyin.Daha önce bunun olduğunu bana yansıtmaya çalıştı bir kaç defa.Fakat şöyle yansıttı;"bitti bitecek bir ilişki"...Tabi tüm bunların hesabını sorar gibi bir yaklaşıma girdim.O da üzgün bir şekilde herşeyi cevapladı.Çünkü ne olduğunu ve neden böyle olduğunu o da anlayamamıştı.
Böyle konularda biraz katıyımdır ben hacı."sevgilisi varsa yazmam,tenezzül bile etmem".Katıyım dediğime bakmayın aslında olması gereken bu ama benim öyle diyesim geldi...Bende bu soğuklukta bir konuşma yaptım kendisiyle.Ben Latif doğan edasıyla daha da konuşmam senle küstüüüüm küstüüüüüüm dedim.Anlayışla karşıladı.
Net hatırlıyorum 3 gün sonra bir mesaj geldi telefonuma."Şu an sadece seninle konuşma istiyorum ama kötü bir insan olamam,ne yapacağımı bilmiyorum kendimi berbat hissediyorum" gibisinden.
Oğlum ben dayanamıyorum işte böyle olunca.O kadar sövüp saydığım gavurun kızı bile bugün böyle birşey dese sıcak bir cevap vermeyi düşünebilirim.Veririm demiyorum düşünebilirim diyorum.Benim durumumdaki bir insan için çok acaip bir davranış bu.En sevdiği renk mor olan kadın böyle diyince ben teselli eder cinsten cevaplar attım,sonra cevaplar çoğaldı,sonra muhabbet ilerledi yeniden eski performansına kavuştu diyalog.Bu sefer ben de sözümü tutamadım.Restimi ağır çektim ama laf'ta kolay o işler.Tabi sohbet etmeyi ikimizde istiyoruz ama şartlar müsait değil bu duruma.Hiç etik değil.Belli aralıklarla buhranlar yaşıyoruz böyle olmamalı filan diye.Sürekli görüşmeyelim diye ara veriyoruz ama olmuyor.Arada çok acaip bir alternatif akım var."elektrik var" diyemedim onu izdivaç programlarında yalan ettikleri için böyle bişey deniyim istedim.
Şimdi bu yazıyı En sevdiği renk mor olan kadın okuyacaktır çünkü blogumun yakın takipçilerinden.ve bu anlattıklarımdan ötürü kendini nasıl hissedecek bilmiyorum da yarın ki konuşmamız enteresan olabilir.
Hacı zor zamanlardan yeni çıkmışsın.Bunu yaparken de yanında belki de çok alakasız ama birisi olmuş.Bak ben arkadaşlığımı özel boyuta indireceğim insanlara duygusal geçmişimi anlatmam.Diğerlerine anlatırım ki onlar sadece dertleşmeye gelsin başka bir ihtimal belirmesin diye.En sevdiği renk mor olan kadın da ben bile bile anlatmadım hiç birşeyi.Tabi artık az çok fikir sahibi olmuştur yazdıklarımdan ötürü.Çok zorladım,aslında onun aradığı adam da benim eheheheh.Gel gelelim şartlar...
Velhasıl kelam onunda sevdiği başka birisi çıktı takibine yandıklarım..Zaten ben şu zor zamanlarda kime yazdıysam;ya sözlü,ya nişanlı ya da sevgili sahibi insanlar oldu hep.Şansıma bahtıma sıçayım.Tabi gavurun kızından sonra bunlar hiç bir yıkım yaratmadı bende.Keşke yaratsaydı da bunlara odaklansaydım.Bunların sıkıntısını yaşasaydım.O da olmadı.En sevdiği renk mor olan kadın ile hala konuşuyor,görüşüyoruz.Benim başlangıçtaki hislerim artık o kadar belli olmasa da hala geçerli sayılabilir.Bence o da belli etmiyor ama bu diyalog'dan keyif alıyor.Sadece ilişkisini başka bir erkek yüzünden bitiren olmak istemiyor ve artık bitirmek istediğini de düşünmüyorum.Sanırım sevgilisiyle araları düzeldi.Çünkü ilk tanıştığımız gece aramız çok kötü filan demişti.Onun adına sevindim.Zaten artık sadece başkalarının adına sevinir oldum amınakoyim.
En sevdiği renk mor olan kadın tanıdığım kadarıyla arkadaşlarıyla vakit geçirirken cıvıl cıvıl bir insan ama konuşmaya başladığımızda tam bir marla singer olduğunu düşünüyorum.Hayatında hoşnut değil ve 1 sn sonrasının ne getireceği ile çok fazla ilgilenmiyor.Doğaçlama yaşıyor yani.Tabi benim yoğun çabaları sonucu bir kaç defa uzun vadeli planlar kurabilmeyi başardık ama 1-2 gün sürdü,sonra fikirleri yine askıya alındı.Şimdi ki amacım onun bu karanlık tarafını yoketmek,hayatından memnun olmadığı her objeyi,nesneyi,şahsı çıkarmasını sağlamak.Ben hayatımın en güzel yıllarını çok acaip sıkıntılar ile geçirdim ki her zaman derim en büyük sıkıntım bu olsun diye.Başkalarının hoşnutsuz yaşamasına tahammül edemez oldum.
Bir şansımız olsaydı herşey çok farklı olurdu En sevdiği renk mor olan kadın inan bana..Sende hep memnun olacaktın bu durumdan.fakat şimdilik kısmet değilmiş.bu arada sayemde kadere kısmete inanmaya da başladı hafiften.Zaten sen istanbul'a gidersen herşey daha hoş olur ben aslında o zamanı bekliyorum..Kısmet değilmiş dedik çıktık işin içinden şimdi biz de doğaçlama görüşüyoruz.Ne yapalım
8 Şubat 2012 Çarşamba
Bazı Rüyalar 2
Günaydın
Rüyalar ile ilgili önceki yazımı hatırlarsınız.İşte yine öyle bir sabaha uyandım 10 dakika önce...
Ne güzel sabah okula gidecektim,telefon çaldı,uyandım diyebilirim ama uyku o kadar tatlıydı ki arkadaşlar uyandırır nasıl olsa uyuyayım dedim.Ben nerden bileyim ev olaraktan katman katman derinlere dalacağımızı....
Yine kötü bir rüya gördüm ızdırabını sevdiklerim.Kabus filan da değil amk,yine gavurun kızı vardı rüyamda...Oğlum Rüyaları oturdum biraz araştırdım.Hatta 2-3 yıldır düzenli rüyalar hakkında okurum.Bir kısım bilinçaltı'nın açığa çıkması der,bir kısım da ilahi işaretler vardır der...Hangisine inanacağımı şaşırdım.Eğer ilahi bazı işaretler varsa kurban olduğum allah neden bu kadar üzülmemi istiyor hala.Ben nasıl bir ah almışım ki 2 yıl geçmesine rağmen onu rüyamda gördüğümde hala bu kadar özlüyorum.Üstelik o artık sabahlara yeni sevgilisiyle uyanırken...
Oğlum hadi o'nu görmeyi geçtim.Tamam 2 yılımı verdim,onun haricinde geleceğimi o'nun üstüne yaptım filan.Gidişi çok ağır oldu ve etkileri bugüne kadar geliyor.Ya uzun boylu sevgilisine ne demeli.O avatar kılıklı ne arıyo benim rüyamda.Adaletine kurban olduğum allahım onu neden görüyorum.Hadi bu ilahi bir işaret değil bilinçaltı diyelim.Ulan tanışmadan etmeden nasıl bu kadar geniş yer parselledin bilinçaltımdan be jack sully.Seni görmek daha da bi koydu bana...
Bu kadar konuştuktan sonra rüyamı da anlatayım tam olsun...
Zaman mekan yine karışık gençler.Bir evdeyiz ve burası o'nun evi.Ev farkadaşlarını da gördüm çünkü.Onlarda benim yakın arkadaşım.hem gerçekte hem rüyada, sohbet filan ediyoruz.O eve nasıl geldim bilmiyorum ama ev'den ayrılacağım sahneyi görüyorum rüyamda.Arka odada kapı arkasına asılmış montumu almaya gittiğimde gavurun kızı geliyor yanıma.Gideceğim için sarılıyor bana.Gitmeni hiç istemiyorum der gibi.Öpüyor beni filan.Onun meşhur bi sarılması vardı bana.Önce normal bir insan gibi kavrardı belimi ve sırtımı,sonra hasret derecesine göre sıkmaya kendine çekmeye başlardı beni..Şimdi bile kötü oldum amına koyim.Rüyada da aynen böyle sarıldı bana...10 saniye kadar sürdü.Sonra diğer odaya gittik eli belime dolanmış vaziyette ev arkadaşına veda ettik.Evin kapsının önüne geldik ama vedalaşamıyoruz uzadıkça uzuyor...Evin kapısı açık bu arada.Baktım uzun sürecek vedalaşma kapatıyım da açık kalmasın istiyorum ama ev arkadaşı "açık kalsın" diyor.Öyle de bırakıyorum....
Dedim ya yeni sevgilisiyle hiç tanışmadım...Ama rüya da görünce tanıdım.Pişti.
İçimden diyorum ki şimdi kıyamet kopacak.Beni hunharca terketmiş olsa da bu gavurun kızını ona karşı korumaya hazırım.Sonuçta bunlar sevgililer ama gavurun kızı bana sarılmış vaziyette....Bu noktada birşey olmuyor "ben gidiyim artık" diyorum,avatar sevgilisi de "git,hatta ben seni yolcu ediyim" gibisinden bi laf sokma bi kovma çabası gösteriyor.Çıkıyorum gidiyorum...Ben çıkarken gavurun kızı ona sarılıyor yeniden.
Uyandım,saate baktım ki ders'e 20 dk kalmış.yani yetişmem mümkün değil.Rüyanın etkisiyle bir kaç of çektim sonra yine dalmışım.
Alternatif son;
Will Smith'in Iam Legend'ına alternatif son çekmişler ya.Bende bu gün sabah ilk gördüğüm rüyanın alternatif sonunu gördüm tekrar uyuduktan sonra.Bak amına koyim bilinçaltına bak.
Yine bir vedalaşma sahnesi,yine sarmaş dolaşız...O sarılma şiddetini gittikçe arttırıyor,bende arttırıyorum belli ki yılların hasreti var.O kadar sıkı sarılıyoruz ki dengemizi kaybedecek noktaya geliyoruz.Bu sırada onun ev arkadaşları yine tam kadro aynı yerde fakat kadro'ya yeni bi arkadaş eklenmiş.Yurttan sevdiğim bir dostum daha var ortamda.Yani o benim arkadaşım.
Kapı yine aralık ve belli bir süreden sonra yine bu avatar kılıklı çıkıp geliyor.Bizi öyle görüyor ve bizim gavurun kızı'nı kapının dışına götürüyor kollarımdan alıp.Nedense tepkisiz duruyorum...Taa ki kapının dışından gavurun kızına atılmış bir tokat sesini ve gavurun kızının çıkardığı narin "ah" sesine kadar....
Be amına koyduğumunun evladı sen misin benim milli sevdama tokat atan.Be geçmişine sövdüğümünün avatar kılıklısı...Hacı ona orada bir dalıyorum ki...Beyle bişey yok ! Alternatif son'a yeni bi karakterin eklendiği şimdi daha çok belli oldu.Sonuçta adam avatar gibi bişey.1,75 boyumla bir yere kadar hırpalarım sonra üstünlüğü eline geçirirse benim için hoş olmaz.Bilinçaltım işte buna karşılık yurttan arkadaşımı yerleştirmiş yanıma.Ona gerek kalmadı ama onun orda olmasının bana verdiği güvenle bizim toruc macto'yu haşat etttim akabininde uyandım...
Şimdi bazı cevaplar arama noktasındayım.Kişi kendinin dokturdur derler ya,bende kendimin psikologuyum ama keşke diplomalı bir psikolog olsaydım.
Eğer tüm bunlar bilinçalytının yansımasıysa;nasıl oluyor da benim yeni kız arkadaş edinmeme ramak kalmışken ve bilinçaltımı ve biliçnüstümü tamamiyle ona ayırmışken bu avatar kılıklı orda kendine yer buluyor..Gavurun kızı bulsun,sonuçta tükkan onun,ona bi itirazım yok.Ama senin ne işin var ulan yao ming.Seni bilinçaltıma sokan algılarıma sokayım.
Hadi diyelim bunlar ilahi müdaheleler.Yani rüyanın ilahi bir sebebi de var.
Adaletine kurban olduğum allahım,sen en doğrusunu bilirsin de ben artık onu görmek istemiyorum rüyamda.Evet daha önce görmeyi çok istiyodum,görüyordum da ama artık üzmeye başladı...İncepiton'da bir sahne vardı...Ariadne Cobb'a soruyodu "Rüya görmek neden bu kadar önemli" diye;Cobb'da cevap veriyodu "rüyalarımda hala birlikteyiz"....Gençler rüya hatırlamamak en iyisi amk böyle de dağıluyorsunuz.Ben mesela bugün feci dağıldım.Beni dağıtan da ne biliyo musunuz ? Bana öyle güzel sarıldı ki...Ne biçim özlemişim o sarılmayı...Tabi beni terkeden karakterine sıçayım o apayrı mesele.Bu hasreti şöyle hayal edin...Tüm bu ayrılıklar hiç olmamış,kötü sözler hiç söylenmemiş ve siz o sarılmayı özlemişsiniz...Rüyada aynı böyle oluyo o yüzden çok özlüyor insan.E rüya dediğini de birebir hissediyosun,ona sarıldığını onun sana sarıldığdını....Fiziksel olarak hissettiğin için zaten tüm bu hasret çekmeler filan.
Neyse rüyayı ve etkisini sıcağı sıcağına not alıyım istedim.Rüyanın hala çok pis etkisindeyim güne çok arabesk başladım.Kahvaltısız bir dünya sigara içtim yine,tıpkı beni terkettiği ilk zamanlarda oloduğu gibi.Sana ne diyim gavurun kızı,asla sevilmeyeceksin bu kadar.Yazık ettin aslında.Yolun açık olsun demiycem allah senin layığını versin aslanım.
Rüyalar ile ilgili önceki yazımı hatırlarsınız.İşte yine öyle bir sabaha uyandım 10 dakika önce...
Ne güzel sabah okula gidecektim,telefon çaldı,uyandım diyebilirim ama uyku o kadar tatlıydı ki arkadaşlar uyandırır nasıl olsa uyuyayım dedim.Ben nerden bileyim ev olaraktan katman katman derinlere dalacağımızı....
Yine kötü bir rüya gördüm ızdırabını sevdiklerim.Kabus filan da değil amk,yine gavurun kızı vardı rüyamda...Oğlum Rüyaları oturdum biraz araştırdım.Hatta 2-3 yıldır düzenli rüyalar hakkında okurum.Bir kısım bilinçaltı'nın açığa çıkması der,bir kısım da ilahi işaretler vardır der...Hangisine inanacağımı şaşırdım.Eğer ilahi bazı işaretler varsa kurban olduğum allah neden bu kadar üzülmemi istiyor hala.Ben nasıl bir ah almışım ki 2 yıl geçmesine rağmen onu rüyamda gördüğümde hala bu kadar özlüyorum.Üstelik o artık sabahlara yeni sevgilisiyle uyanırken...
Oğlum hadi o'nu görmeyi geçtim.Tamam 2 yılımı verdim,onun haricinde geleceğimi o'nun üstüne yaptım filan.Gidişi çok ağır oldu ve etkileri bugüne kadar geliyor.Ya uzun boylu sevgilisine ne demeli.O avatar kılıklı ne arıyo benim rüyamda.Adaletine kurban olduğum allahım onu neden görüyorum.Hadi bu ilahi bir işaret değil bilinçaltı diyelim.Ulan tanışmadan etmeden nasıl bu kadar geniş yer parselledin bilinçaltımdan be jack sully.Seni görmek daha da bi koydu bana...
Bu kadar konuştuktan sonra rüyamı da anlatayım tam olsun...
Zaman mekan yine karışık gençler.Bir evdeyiz ve burası o'nun evi.Ev farkadaşlarını da gördüm çünkü.Onlarda benim yakın arkadaşım.hem gerçekte hem rüyada, sohbet filan ediyoruz.O eve nasıl geldim bilmiyorum ama ev'den ayrılacağım sahneyi görüyorum rüyamda.Arka odada kapı arkasına asılmış montumu almaya gittiğimde gavurun kızı geliyor yanıma.Gideceğim için sarılıyor bana.Gitmeni hiç istemiyorum der gibi.Öpüyor beni filan.Onun meşhur bi sarılması vardı bana.Önce normal bir insan gibi kavrardı belimi ve sırtımı,sonra hasret derecesine göre sıkmaya kendine çekmeye başlardı beni..Şimdi bile kötü oldum amına koyim.Rüyada da aynen böyle sarıldı bana...10 saniye kadar sürdü.Sonra diğer odaya gittik eli belime dolanmış vaziyette ev arkadaşına veda ettik.Evin kapsının önüne geldik ama vedalaşamıyoruz uzadıkça uzuyor...Evin kapısı açık bu arada.Baktım uzun sürecek vedalaşma kapatıyım da açık kalmasın istiyorum ama ev arkadaşı "açık kalsın" diyor.Öyle de bırakıyorum....
Dedim ya yeni sevgilisiyle hiç tanışmadım...Ama rüya da görünce tanıdım.Pişti.
İçimden diyorum ki şimdi kıyamet kopacak.Beni hunharca terketmiş olsa da bu gavurun kızını ona karşı korumaya hazırım.Sonuçta bunlar sevgililer ama gavurun kızı bana sarılmış vaziyette....Bu noktada birşey olmuyor "ben gidiyim artık" diyorum,avatar sevgilisi de "git,hatta ben seni yolcu ediyim" gibisinden bi laf sokma bi kovma çabası gösteriyor.Çıkıyorum gidiyorum...Ben çıkarken gavurun kızı ona sarılıyor yeniden.
Uyandım,saate baktım ki ders'e 20 dk kalmış.yani yetişmem mümkün değil.Rüyanın etkisiyle bir kaç of çektim sonra yine dalmışım.
Alternatif son;
Will Smith'in Iam Legend'ına alternatif son çekmişler ya.Bende bu gün sabah ilk gördüğüm rüyanın alternatif sonunu gördüm tekrar uyuduktan sonra.Bak amına koyim bilinçaltına bak.
Yine bir vedalaşma sahnesi,yine sarmaş dolaşız...O sarılma şiddetini gittikçe arttırıyor,bende arttırıyorum belli ki yılların hasreti var.O kadar sıkı sarılıyoruz ki dengemizi kaybedecek noktaya geliyoruz.Bu sırada onun ev arkadaşları yine tam kadro aynı yerde fakat kadro'ya yeni bi arkadaş eklenmiş.Yurttan sevdiğim bir dostum daha var ortamda.Yani o benim arkadaşım.
Kapı yine aralık ve belli bir süreden sonra yine bu avatar kılıklı çıkıp geliyor.Bizi öyle görüyor ve bizim gavurun kızı'nı kapının dışına götürüyor kollarımdan alıp.Nedense tepkisiz duruyorum...Taa ki kapının dışından gavurun kızına atılmış bir tokat sesini ve gavurun kızının çıkardığı narin "ah" sesine kadar....
Be amına koyduğumunun evladı sen misin benim milli sevdama tokat atan.Be geçmişine sövdüğümünün avatar kılıklısı...Hacı ona orada bir dalıyorum ki...Beyle bişey yok ! Alternatif son'a yeni bi karakterin eklendiği şimdi daha çok belli oldu.Sonuçta adam avatar gibi bişey.1,75 boyumla bir yere kadar hırpalarım sonra üstünlüğü eline geçirirse benim için hoş olmaz.Bilinçaltım işte buna karşılık yurttan arkadaşımı yerleştirmiş yanıma.Ona gerek kalmadı ama onun orda olmasının bana verdiği güvenle bizim toruc macto'yu haşat etttim akabininde uyandım...
Şimdi bazı cevaplar arama noktasındayım.Kişi kendinin dokturdur derler ya,bende kendimin psikologuyum ama keşke diplomalı bir psikolog olsaydım.
Eğer tüm bunlar bilinçalytının yansımasıysa;nasıl oluyor da benim yeni kız arkadaş edinmeme ramak kalmışken ve bilinçaltımı ve biliçnüstümü tamamiyle ona ayırmışken bu avatar kılıklı orda kendine yer buluyor..Gavurun kızı bulsun,sonuçta tükkan onun,ona bi itirazım yok.Ama senin ne işin var ulan yao ming.Seni bilinçaltıma sokan algılarıma sokayım.
Hadi diyelim bunlar ilahi müdaheleler.Yani rüyanın ilahi bir sebebi de var.
Adaletine kurban olduğum allahım,sen en doğrusunu bilirsin de ben artık onu görmek istemiyorum rüyamda.Evet daha önce görmeyi çok istiyodum,görüyordum da ama artık üzmeye başladı...İncepiton'da bir sahne vardı...Ariadne Cobb'a soruyodu "Rüya görmek neden bu kadar önemli" diye;Cobb'da cevap veriyodu "rüyalarımda hala birlikteyiz"....Gençler rüya hatırlamamak en iyisi amk böyle de dağıluyorsunuz.Ben mesela bugün feci dağıldım.Beni dağıtan da ne biliyo musunuz ? Bana öyle güzel sarıldı ki...Ne biçim özlemişim o sarılmayı...Tabi beni terkeden karakterine sıçayım o apayrı mesele.Bu hasreti şöyle hayal edin...Tüm bu ayrılıklar hiç olmamış,kötü sözler hiç söylenmemiş ve siz o sarılmayı özlemişsiniz...Rüyada aynı böyle oluyo o yüzden çok özlüyor insan.E rüya dediğini de birebir hissediyosun,ona sarıldığını onun sana sarıldığdını....Fiziksel olarak hissettiğin için zaten tüm bu hasret çekmeler filan.
Neyse rüyayı ve etkisini sıcağı sıcağına not alıyım istedim.Rüyanın hala çok pis etkisindeyim güne çok arabesk başladım.Kahvaltısız bir dünya sigara içtim yine,tıpkı beni terkettiği ilk zamanlarda oloduğu gibi.Sana ne diyim gavurun kızı,asla sevilmeyeceksin bu kadar.Yazık ettin aslında.Yolun açık olsun demiycem allah senin layığını versin aslanım.
7 Şubat 2012 Salı
Gavurun Kızı
Yazılarımı yeni yayınlamaya başlamama rağmen bir miktar ilgi gördü,arkadaşlar sağolsun.Tabi bu ilgi arkasından bazı soruları da getirdi doğal olarak.En çok aldığım soru'da "kim bu gavurun kızı ?"
Şimdi kıymetli dostlar bu "Gavurun Kızı" diye tabir ettiğim insan aslında tek bir insan değil.Yani atıyorum %60'ını Seren,%20'sini Gül,kalan yüzde %20'yi de Aslı oluşturuyor.
Bu arada bu isimleri kafamdan attım.Sadece örnek vermem kolaylaşsın diye.Şimdi'de gelip "Yaeee ogün kim bu aslılar serenler biz hiç bilmiyoruz haaa" diye sorular sormayın.
Yani söylemek istediğim "Gavurun Kızı" kelimesi bir kaç kişinin birleşimi,voltron gibi bişey işte..Yakın dostlarım yazdıklarımdan hangi gavurun kızı'nı anlattığımı anlıyorlardır zaten.
Ayrıca isimlerde çok önemli değil gadasını aldıklarım.İsimler farklı olsa da terkedilme bir'dir.Aynıdır..."Ogün beni bir daha arama"dır..."Bir seçim yaptım ve buna saygı duymanı istiyorum" dur..."Umarım hep mutlu olursun" dur....
Oğlum ben çok acaip bi adamım lan.Beni hep terkettiler amına koyim :( Niye böyle yaptınız be gavurun kızları...Hepsi de çok sevdi beni,hepsinin de unutulmazıyımdır ama gel gelelim hep geçici oldum.Üstelik hepsinde de kalıcı olmak istedim.Bir tane numune yoktur ki vakit geçirmek için takılayım da o yüzdn bitiversin.Yok arkadaş,hepsini çok sevdim hepsi de çok pis yıktı gitti.
Lan böyle rahat rahat geniş geniş yazdığıma bakmayın.Özgüvenim kaçtı lan....Düşünsene hacı hep terkedilmisşin..Şimdi ben düşündüm de ne acınacak bi adamım...
Şimdi bu yazıdan sonra belki kafanızda bazı düşünceler oluşacak.Diyeceksiniz ki "hacı 1 değil 2 değil hepsi terkettiğine göre sende var bi bokluk"....Doğru bende var bi bokluk onun bende farkındayım da onun sebebini de öğrendim yıllar sonra.Şimdi çok arabesk olucak ama ben çok seviyorum ondan terkediyolar lan.Ciddiyim ha.Zaten tanıyanlar nasıl manyakça sevdiğimi bilir.Eski sevgililerimin resimlerini kalıcı olarak silmem mesela.El altından kaldırırım,gizlerim sonuçta hatıra hacı,dururlar bi kenarda...Ama git bide onları gör,daha ayrılık kararı verdikleri gece ctrl + a,shift + del yapmışlardır.Canlarım benim !
Dedim ya hep hunharca terkedildim diye.Zamanı geldiğinde hepsinin hikayesini de yazıcam.3-4 kişi bişeyler zaten :) ya nolacağıdı :).Hepsi de terkettikten belli bir süre sonra bazı pişmanlıklarla geri döndüler moruk.Bazısı ağlaya ağlaya dobra dobra "ben aslında senden ayrılınca daha mutlu olacağımı düşündüm,denedim olmadı,geri dönebilir miyim ? " dedi...Kimisi de gevşek gevşek toplu mesaj süsü verilmiş bir bayram mesajına cevap vermemi bekleyip durdu.Cevap vermeyince de kendi yazdı filan...Oldu bunlar aga.Bunların olması daha da yaraladı beni.Madem geri dönecektin be gavurun kızı ne diye sıçtın ağzıma.Hadi bi seçim yaptın gittin.Tamam olmuyorsa olmuyordur bu tek taraflı yürütülebilen birşey değildir.Senin de haklı olduğun noktalar varken neden bu kadar haksız duruma düşürdün kendini de bana bunları yazdırdın be gavurun kızı...Senin gidişinle yıkılan düzenimi tam tekrar toparlamak üzereyken bu sözlerin beni ne hale getirdi sen hiç anlamadın.Çünkü hiç böyle şeyler yaşamadın...
Sen de yaşa gavurun kızı,sen de yaşa ki az biraz anla beni.Anla nasıl siktin attın karakterimi davranışlarımı günlük yaşantımı.Beni biliyosun gavurun kızı laf olsun diye sevmedim hiç.Çok sevdim huyumu sikiyim.Her seferinde çok sevdim her seferinde aynısını yaptınız bana.Yaptıktan sonra anladınız yerimin dolmadığını da iş işten geçti daha çok üzdünüz...Benden ayrılmaya niyetlendiğinizde hepinize bunları anlatmaya çalıştım,dinlemediniz.Dikkate almadınız,boka bakar gibi baktınız son sözlerinizi söylerken yüzüme...İlahi adalet midir biliyorum da pişmanlıklar içinde geri dönmeniz de beni çok üzdü..Hepiniz terkettikten sonra geri dönmenizi arzuladım aslında ama geri döndüğünüz de de ben yapamadım.Çok biçimsiz döndünüz.Sizin geri dönüşünüzü yine ben kazanmalıydım,siz öyle ağlaya ağlaya gelince bende size acıdım.Psikolojimi mahvettiniz lan.24 yaşında adamım ben hala aşk meşk yazıları yazıyorum amına koyim.Benim bugün Türkiye'nin ekonomik durumunu irdelemem gerekiyor aslında.Ya da ne bileyim buna benzer bilimsel mevzularda olmam lazım.Ama yok anam,bilinçaltım sizinle dolu.Günlük hayatım da sizin gidişleriniz sonucu edindiğim korkular yüzünden sıkıntılı ilerliyor.Önceki yazı'm da dedim ya arkadaşlarım bana yalnızlığı yakıştıramıyorlar diye.Bende yakıştıramıyorum ama ne de olsa yine terkedecekler bir müddet daha...Bak bak korkuya bak.
Var benim de böyle karanlık bir yanım işte.İkili ilişkilerim sıkıntılı ilerliyor.Taa kalkıpta bunun sebebini çocukluğumda arayacak değilim ama bi adam akıllı revizyon lazım.10000 bakımına girdim gibi bişey.Bunları da sadece buradan yazıyorum ha.Ev arkadaşlarımla filan bu mevzuları konuşmam.24-25 yaşına gelmiş insanlar bu konulardan konuşurken çok emin konuşurlar.Çünkü yaşamışlar denemişler görmüşler.Kendilerince bir kalıp oluşturmuşlar o kalıplar içerisinde değerlendiriyolar herkesin sıkıntısını.Yok arkadaş herkesin sıkıntısı birbirinden farklı..
Şimdi bazı kıymetli dostlarım da durumları biaz abarttığımı düşünebilir.Normaldir.Haklılardır.Sonuçta yeryüzünde terkedilen tek insan ben değilim ama ben bunun edebiyatını yapmayı çok seviyorum galiba lan..Hani keşke terketmeselerdi ama en azından yazabiliyorum.Bazı arkadaşlarım var gece gündüz içiyolar.Mide mi dayanır para mı dayanır amınakoyim..Harf başına para mı veriyoruz,yazıyoruz işte...İlk defa yazmıyorum.Bir dosyam var içi full yazıyla dolu.ama ne biliyim burdan istatistiklere baktytığımda bugün blogumu 37 kişinin ziyaret ettiğini görmek zalım bi ego tatmini yapıyor bi de daha rahatlıyorum.Bugün sürekli ayrılıktan konuştuğum için şikayetçi olanlar varsa ileri de çok nadir görecekler bu yazıları.Çünkü yaşadıklarımı yazdığım için elbet bir yerde tükenecek sıradanlaşıcak.
Konu çok dağıldı az biraz toparlamaya çalışayım da yazı sonlansın adam gibi evlerimize dağılalım.Saat geç oldu.Kaleme aldığım bütün gavur kızları mışıl mışıl uyuyorlardır.Canlarım benim.Bunları yazamamı sağladığınız için bela mı okusam minnet mi duysam bilmiyorum da olması gereken buymuş demek ki.Canınız sağolsun diyemiycem Valla hiç acımadınız gavurun kızı.Kafanıza göre geldiniz kafanıza göre gittiniz...Tükkan sizindi çünkü
Şimdi kıymetli dostlar bu "Gavurun Kızı" diye tabir ettiğim insan aslında tek bir insan değil.Yani atıyorum %60'ını Seren,%20'sini Gül,kalan yüzde %20'yi de Aslı oluşturuyor.
Bu arada bu isimleri kafamdan attım.Sadece örnek vermem kolaylaşsın diye.Şimdi'de gelip "Yaeee ogün kim bu aslılar serenler biz hiç bilmiyoruz haaa" diye sorular sormayın.
Yani söylemek istediğim "Gavurun Kızı" kelimesi bir kaç kişinin birleşimi,voltron gibi bişey işte..Yakın dostlarım yazdıklarımdan hangi gavurun kızı'nı anlattığımı anlıyorlardır zaten.
Ayrıca isimlerde çok önemli değil gadasını aldıklarım.İsimler farklı olsa da terkedilme bir'dir.Aynıdır..."Ogün beni bir daha arama"dır..."Bir seçim yaptım ve buna saygı duymanı istiyorum" dur..."Umarım hep mutlu olursun" dur....
Oğlum ben çok acaip bi adamım lan.Beni hep terkettiler amına koyim :( Niye böyle yaptınız be gavurun kızları...Hepsi de çok sevdi beni,hepsinin de unutulmazıyımdır ama gel gelelim hep geçici oldum.Üstelik hepsinde de kalıcı olmak istedim.Bir tane numune yoktur ki vakit geçirmek için takılayım da o yüzdn bitiversin.Yok arkadaş,hepsini çok sevdim hepsi de çok pis yıktı gitti.
Lan böyle rahat rahat geniş geniş yazdığıma bakmayın.Özgüvenim kaçtı lan....Düşünsene hacı hep terkedilmisşin..Şimdi ben düşündüm de ne acınacak bi adamım...
Şimdi bu yazıdan sonra belki kafanızda bazı düşünceler oluşacak.Diyeceksiniz ki "hacı 1 değil 2 değil hepsi terkettiğine göre sende var bi bokluk"....Doğru bende var bi bokluk onun bende farkındayım da onun sebebini de öğrendim yıllar sonra.Şimdi çok arabesk olucak ama ben çok seviyorum ondan terkediyolar lan.Ciddiyim ha.Zaten tanıyanlar nasıl manyakça sevdiğimi bilir.Eski sevgililerimin resimlerini kalıcı olarak silmem mesela.El altından kaldırırım,gizlerim sonuçta hatıra hacı,dururlar bi kenarda...Ama git bide onları gör,daha ayrılık kararı verdikleri gece ctrl + a,shift + del yapmışlardır.Canlarım benim !
Dedim ya hep hunharca terkedildim diye.Zamanı geldiğinde hepsinin hikayesini de yazıcam.3-4 kişi bişeyler zaten :) ya nolacağıdı :).Hepsi de terkettikten belli bir süre sonra bazı pişmanlıklarla geri döndüler moruk.Bazısı ağlaya ağlaya dobra dobra "ben aslında senden ayrılınca daha mutlu olacağımı düşündüm,denedim olmadı,geri dönebilir miyim ? " dedi...Kimisi de gevşek gevşek toplu mesaj süsü verilmiş bir bayram mesajına cevap vermemi bekleyip durdu.Cevap vermeyince de kendi yazdı filan...Oldu bunlar aga.Bunların olması daha da yaraladı beni.Madem geri dönecektin be gavurun kızı ne diye sıçtın ağzıma.Hadi bi seçim yaptın gittin.Tamam olmuyorsa olmuyordur bu tek taraflı yürütülebilen birşey değildir.Senin de haklı olduğun noktalar varken neden bu kadar haksız duruma düşürdün kendini de bana bunları yazdırdın be gavurun kızı...Senin gidişinle yıkılan düzenimi tam tekrar toparlamak üzereyken bu sözlerin beni ne hale getirdi sen hiç anlamadın.Çünkü hiç böyle şeyler yaşamadın...
Sen de yaşa gavurun kızı,sen de yaşa ki az biraz anla beni.Anla nasıl siktin attın karakterimi davranışlarımı günlük yaşantımı.Beni biliyosun gavurun kızı laf olsun diye sevmedim hiç.Çok sevdim huyumu sikiyim.Her seferinde çok sevdim her seferinde aynısını yaptınız bana.Yaptıktan sonra anladınız yerimin dolmadığını da iş işten geçti daha çok üzdünüz...Benden ayrılmaya niyetlendiğinizde hepinize bunları anlatmaya çalıştım,dinlemediniz.Dikkate almadınız,boka bakar gibi baktınız son sözlerinizi söylerken yüzüme...İlahi adalet midir biliyorum da pişmanlıklar içinde geri dönmeniz de beni çok üzdü..Hepiniz terkettikten sonra geri dönmenizi arzuladım aslında ama geri döndüğünüz de de ben yapamadım.Çok biçimsiz döndünüz.Sizin geri dönüşünüzü yine ben kazanmalıydım,siz öyle ağlaya ağlaya gelince bende size acıdım.Psikolojimi mahvettiniz lan.24 yaşında adamım ben hala aşk meşk yazıları yazıyorum amına koyim.Benim bugün Türkiye'nin ekonomik durumunu irdelemem gerekiyor aslında.Ya da ne bileyim buna benzer bilimsel mevzularda olmam lazım.Ama yok anam,bilinçaltım sizinle dolu.Günlük hayatım da sizin gidişleriniz sonucu edindiğim korkular yüzünden sıkıntılı ilerliyor.Önceki yazı'm da dedim ya arkadaşlarım bana yalnızlığı yakıştıramıyorlar diye.Bende yakıştıramıyorum ama ne de olsa yine terkedecekler bir müddet daha...Bak bak korkuya bak.
Var benim de böyle karanlık bir yanım işte.İkili ilişkilerim sıkıntılı ilerliyor.Taa kalkıpta bunun sebebini çocukluğumda arayacak değilim ama bi adam akıllı revizyon lazım.10000 bakımına girdim gibi bişey.Bunları da sadece buradan yazıyorum ha.Ev arkadaşlarımla filan bu mevzuları konuşmam.24-25 yaşına gelmiş insanlar bu konulardan konuşurken çok emin konuşurlar.Çünkü yaşamışlar denemişler görmüşler.Kendilerince bir kalıp oluşturmuşlar o kalıplar içerisinde değerlendiriyolar herkesin sıkıntısını.Yok arkadaş herkesin sıkıntısı birbirinden farklı..
Şimdi bazı kıymetli dostlarım da durumları biaz abarttığımı düşünebilir.Normaldir.Haklılardır.Sonuçta yeryüzünde terkedilen tek insan ben değilim ama ben bunun edebiyatını yapmayı çok seviyorum galiba lan..Hani keşke terketmeselerdi ama en azından yazabiliyorum.Bazı arkadaşlarım var gece gündüz içiyolar.Mide mi dayanır para mı dayanır amınakoyim..Harf başına para mı veriyoruz,yazıyoruz işte...İlk defa yazmıyorum.Bir dosyam var içi full yazıyla dolu.ama ne biliyim burdan istatistiklere baktytığımda bugün blogumu 37 kişinin ziyaret ettiğini görmek zalım bi ego tatmini yapıyor bi de daha rahatlıyorum.Bugün sürekli ayrılıktan konuştuğum için şikayetçi olanlar varsa ileri de çok nadir görecekler bu yazıları.Çünkü yaşadıklarımı yazdığım için elbet bir yerde tükenecek sıradanlaşıcak.
Konu çok dağıldı az biraz toparlamaya çalışayım da yazı sonlansın adam gibi evlerimize dağılalım.Saat geç oldu.Kaleme aldığım bütün gavur kızları mışıl mışıl uyuyorlardır.Canlarım benim.Bunları yazamamı sağladığınız için bela mı okusam minnet mi duysam bilmiyorum da olması gereken buymuş demek ki.Canınız sağolsun diyemiycem Valla hiç acımadınız gavurun kızı.Kafanıza göre geldiniz kafanıza göre gittiniz...Tükkan sizindi çünkü
6 Şubat 2012 Pazartesi
Size Yalnızlığı Yakıştıramadıklarında...
Çok yakın dostlarınız olur ya...Zor zamanlar'ı yaşarken onlar olmuştur yanınızda ve onlar bu terkedilişi ve devamında gelen yalnızlığı size asla yakıştıramazlar.Bu yalnızlığa bi çare ararlar sizden daha çok...Hadi kendini beğenmeni geçtim,düşün ki dostların seni o kadar beğeniyor ki;sana bu yalnızlığı asla yakıştıramıyorlar ve sürekli yeni insanlarla tanışmanız için size aracı oluyorlar....
Bu gece arkadaşlarla öyle bi içelim dedik.Memleketten bi büyük rakı kapmışım getirmişim...Sağolsun onlarda balık filan pişirmiş sofra kurmuşlar.Herşey 10 numara yani..Kapı çalar sizin tanımadığınız,evdeki sadece birkaç kişinin tanıdığı bir kız girer içeriye...Kısacası bir kumpas'a düşersiniz :)
Sohbetlerde sürekli üstünze oynanır,güçlü yönlerinizin vurgulanacağı konular açılır,eski başarılarınız dile getirilir filan...
Öyle bir geceydi bu akşam ve aynen yukarıda anlattığım gibi oldu.
Gavurun kızı beni terkettiğinden beri bu gecelerin kaç kez yaşandığını inanın bilmiyorum.Galiba arkadaşlarım beni çok seviyor ki sürekli beni birileriyle yakıştırma hevesi peşindeler.Neyse...
Sofra kuruldu rakılar dolduruldu ve herşey hazır,başladık ince belli uzun rakı bardaklarını tokuşturmaya...Ben ve yeni kız'ın bilmediğimiz yönleri ufak ufak ortaya dökülmeye başlanıyor,sohbet tamamen ikimiz üstünde dönüyor..Tabi bu ortamda ben sürekli geriliyorum da belli etmemeye çalışıyorum :) adamlar güvenmiş kız'ı davet etmiş,çuvallamak olmaz.
Neyse efendim laf lafı açtı konu filmlere geldi filan.Kıza sordular en sevdiğin filmler nedir diye ?
Film bizim ev ahalisi ve arkadaş ortamı için önemli bir referanstır.Sohbetlerimizin büyük çoğunluğu filmler üzerinden açılır ve replikler,yönetmenler üzerinden devam eder.Şimdi beni bir film kurdu sanacaksınız da öyle değilim aslında.Sadece kült filmlere karşı bi ilgimiz var ve son bi kaç yıldır bu konudaki eksiklerimizi gidermek adına sürekli film izliyoruz.
Dedim ya kıza sordular en sevdiğin filmler nedir diye ?
"Ben daha çok korku filmlerini severim" dedi.Sordum Musallat'ı izledin mi ? Hayır..Dedim Paranormal activity ? Hayır...
Bazılarınız farklı düşünebilir ama paranormal activity beni altıma sıçırtan bi filmdir arkadaş...amatör kamera korkusundan çok korkarım.Kurgu-korku diyelim kısaca
Rec 1-2'yi izledin mi ? Hayır...Bu nasıl bi korku kültürüdür diye merak ettim.Acaba daha farklı şeylerden mi korkuyor diyerekten.Sorduk en sevdiğin korku film'i hangisi diye.Dedi ki "Tepenin Gözleri"....
Yapma bunu işte yapma.İzledim,izlerken korkmaktan çok midem kalktı.Vahşet'e dayalı bir korku filmiydi o ve kanlı bıçaklı sahnelerden herkes çekinir genelde...
Kaybettin güzelim.Bu gece bu masada beni kaybettin.Üstelik sadece beni değil arkadaşlarımı da kaybettin...Hiç Fight Club sevmeyen kızı bana yakıştırırlar mı sanıyosun ? Onların yakıştırmadığı birisiyle sence ben ne kadar süreli bir ilişki yaşayabilirim ?
Kafalar güzelleştikçe sınırlar zorlandı ama yok arkadaş gelemedik ortak paydaya...Tutmadı zevkler ve beğeniler....Sadece film konusunda değil diğer mevzularda da öyle...
Bu işin sohbet kısmıydı,biz arkadaşımla bi 70'liği devirirken güzel arkadaşımız bir fıçı bira içmiş ve kafası bi hoş olmuştu...Daha fazla dayanamayıp gitti yattı...
Şimdi değerlendirme ve karar verme zamanı ama durum belli zaten.Kararın ne olacağı da belli az çok.Bu "hayır" kararını değerlendirirken söz yine sana geldi gavurun kızı....
Senle ne iyi anlaşıyomuşuz aslında biz.Yani ben anlaşıyomuşum,sen anlaşamıyormuşsun ki beni hayvanca terkettin.Keşke terketmeseydin gavurun kızı.10 numara bi adam oldum aslında.Terkedişinin ardından senleyken yaptığım hataları irdeleme fırsatım oldu fazlaca.1,5 yıl kadar....neye yarar amk sen o oğlanla ele ele bu gece beşiktaş'ta takıldıktan sonra....Neye yarar benim hatalarımı düzeltmeme,eksiklerimi gidermem sen o oğlanla beşiktaş'tan evine dönerken...
Sen benim standardımdın,bende arkadaşlarıma bir dahaki kumpaslarında bu standartlara uygun birilerini getirmelerini emrettim.Ne kadar acı değil mi ? Eski sevgilin ayarında birisini istiyorsun.Halbuki o seni hiç istememişti bi yerde.
Sonra oturdum düşündüm....Benim etkilendiklerim beni bir süre sonra terkediyor...Bu zamana kadar bu hep böyle oldu çünkü...Dedim ki ulan bu sefer o etkilensin sadece ben nötr kalayım.Bırakayım da o gelsin bana ben işime bakayım...Yok ! bu sefer de dostlarım bunu bana yakıştırmadı kızı yakıştıramadıkları gibi...Bu minval'de gelişti mevzular.
Heps senin yüzünden gavurun kızı...Terketmeyeydin hadi terkettin başka bir oğlanı sevmeyeydin hiçbirşey böyle olmayacaktı...Benle olduğun kadar mutlu olmadığını ama yine de hayatının odak noktasına o oğlanı aldığını duydum gavurun kızı....Yalnızlığı bana kimse yakıştıramadı.Bende bu terkedişi sana hiç yakıştıramadım gavurun kızı.Bak ne hale getirdin bizi,bak insanlar ne için çabalıyorlar gavurun kızı,Zalımsın,Hayınsın.
Bu gece arkadaşlarla öyle bi içelim dedik.Memleketten bi büyük rakı kapmışım getirmişim...Sağolsun onlarda balık filan pişirmiş sofra kurmuşlar.Herşey 10 numara yani..Kapı çalar sizin tanımadığınız,evdeki sadece birkaç kişinin tanıdığı bir kız girer içeriye...Kısacası bir kumpas'a düşersiniz :)
Sohbetlerde sürekli üstünze oynanır,güçlü yönlerinizin vurgulanacağı konular açılır,eski başarılarınız dile getirilir filan...
Öyle bir geceydi bu akşam ve aynen yukarıda anlattığım gibi oldu.
Gavurun kızı beni terkettiğinden beri bu gecelerin kaç kez yaşandığını inanın bilmiyorum.Galiba arkadaşlarım beni çok seviyor ki sürekli beni birileriyle yakıştırma hevesi peşindeler.Neyse...
Sofra kuruldu rakılar dolduruldu ve herşey hazır,başladık ince belli uzun rakı bardaklarını tokuşturmaya...Ben ve yeni kız'ın bilmediğimiz yönleri ufak ufak ortaya dökülmeye başlanıyor,sohbet tamamen ikimiz üstünde dönüyor..Tabi bu ortamda ben sürekli geriliyorum da belli etmemeye çalışıyorum :) adamlar güvenmiş kız'ı davet etmiş,çuvallamak olmaz.
Neyse efendim laf lafı açtı konu filmlere geldi filan.Kıza sordular en sevdiğin filmler nedir diye ?
Film bizim ev ahalisi ve arkadaş ortamı için önemli bir referanstır.Sohbetlerimizin büyük çoğunluğu filmler üzerinden açılır ve replikler,yönetmenler üzerinden devam eder.Şimdi beni bir film kurdu sanacaksınız da öyle değilim aslında.Sadece kült filmlere karşı bi ilgimiz var ve son bi kaç yıldır bu konudaki eksiklerimizi gidermek adına sürekli film izliyoruz.
Dedim ya kıza sordular en sevdiğin filmler nedir diye ?
"Ben daha çok korku filmlerini severim" dedi.Sordum Musallat'ı izledin mi ? Hayır..Dedim Paranormal activity ? Hayır...
Bazılarınız farklı düşünebilir ama paranormal activity beni altıma sıçırtan bi filmdir arkadaş...amatör kamera korkusundan çok korkarım.Kurgu-korku diyelim kısaca
Rec 1-2'yi izledin mi ? Hayır...Bu nasıl bi korku kültürüdür diye merak ettim.Acaba daha farklı şeylerden mi korkuyor diyerekten.Sorduk en sevdiğin korku film'i hangisi diye.Dedi ki "Tepenin Gözleri"....
Yapma bunu işte yapma.İzledim,izlerken korkmaktan çok midem kalktı.Vahşet'e dayalı bir korku filmiydi o ve kanlı bıçaklı sahnelerden herkes çekinir genelde...
Kaybettin güzelim.Bu gece bu masada beni kaybettin.Üstelik sadece beni değil arkadaşlarımı da kaybettin...Hiç Fight Club sevmeyen kızı bana yakıştırırlar mı sanıyosun ? Onların yakıştırmadığı birisiyle sence ben ne kadar süreli bir ilişki yaşayabilirim ?
Kafalar güzelleştikçe sınırlar zorlandı ama yok arkadaş gelemedik ortak paydaya...Tutmadı zevkler ve beğeniler....Sadece film konusunda değil diğer mevzularda da öyle...
Bu işin sohbet kısmıydı,biz arkadaşımla bi 70'liği devirirken güzel arkadaşımız bir fıçı bira içmiş ve kafası bi hoş olmuştu...Daha fazla dayanamayıp gitti yattı...
Şimdi değerlendirme ve karar verme zamanı ama durum belli zaten.Kararın ne olacağı da belli az çok.Bu "hayır" kararını değerlendirirken söz yine sana geldi gavurun kızı....
Senle ne iyi anlaşıyomuşuz aslında biz.Yani ben anlaşıyomuşum,sen anlaşamıyormuşsun ki beni hayvanca terkettin.Keşke terketmeseydin gavurun kızı.10 numara bi adam oldum aslında.Terkedişinin ardından senleyken yaptığım hataları irdeleme fırsatım oldu fazlaca.1,5 yıl kadar....neye yarar amk sen o oğlanla ele ele bu gece beşiktaş'ta takıldıktan sonra....Neye yarar benim hatalarımı düzeltmeme,eksiklerimi gidermem sen o oğlanla beşiktaş'tan evine dönerken...
Sen benim standardımdın,bende arkadaşlarıma bir dahaki kumpaslarında bu standartlara uygun birilerini getirmelerini emrettim.Ne kadar acı değil mi ? Eski sevgilin ayarında birisini istiyorsun.Halbuki o seni hiç istememişti bi yerde.
Sonra oturdum düşündüm....Benim etkilendiklerim beni bir süre sonra terkediyor...Bu zamana kadar bu hep böyle oldu çünkü...Dedim ki ulan bu sefer o etkilensin sadece ben nötr kalayım.Bırakayım da o gelsin bana ben işime bakayım...Yok ! bu sefer de dostlarım bunu bana yakıştırmadı kızı yakıştıramadıkları gibi...Bu minval'de gelişti mevzular.
Heps senin yüzünden gavurun kızı...Terketmeyeydin hadi terkettin başka bir oğlanı sevmeyeydin hiçbirşey böyle olmayacaktı...Benle olduğun kadar mutlu olmadığını ama yine de hayatının odak noktasına o oğlanı aldığını duydum gavurun kızı....Yalnızlığı bana kimse yakıştıramadı.Bende bu terkedişi sana hiç yakıştıramadım gavurun kızı.Bak ne hale getirdin bizi,bak insanlar ne için çabalıyorlar gavurun kızı,Zalımsın,Hayınsın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bazı Rüyalar 3
Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı b...
-
Bu adamı hatırlayanınız var mı? Bana göre Trt'nin hatta Türk televizyon tarihinin en iyi dizilerinden biri olan 7 numaranın en sevdi...
-
Nazım Hikmet "Karıma Mektup" şiirinde şöyle demiş: ... En fazla 1 yıl sürer 20. yüzyıl'da ölüm acısı... Ölüm doğduğumu...