24 Mayıs 2017 Çarşamba

Trafo

Bu akşam oradaydım. Arka camının baktığı Trafoda. Serseri gibi... Yolumu birazcık uzattım sırf bunu yaşamak için. Evinin yakınındaki trafoda bi sigara içmek için. İçtim de....

Sevmek, rahatsız olmasın diye körkütük sarhoş iken ona bu kadar yakınlaşıp hiç bir şey belli etmemektir rahatsız olmaması için... Özlediğim için oradaydım ancak bunu onu rahatsız ederek göstermem mümkün değil. Belki güzel bir şey bilemem, belki çok hoşuna da gidebilirdi... ben öyle düşünmediğim için bir şey belli etmedim. Kardeşimi arayıp gelip beni almasını istedim. Yürümek bile zor geliyordu, çünkü sadece onu düşünüyordum yürürken.

Çok sarhoşum. Buna rağmen kimseyi rahatsız etmediğim için de mutluyum.

Keşke bir anlığına görebilseydim seni. Olmadı, göremedim. Lanet olsuj bana ki hangisi sizin pencereniz onu da bilemedim...

Belki benden çok sevsiğin insanlar olmuştur hayatında ama seni benim kadar özleyen olmadı ve olmayacak da...

22 Mayıs 2017 Pazartesi

Anlık

Ağlamak ayıp mı ? 

Ağlayamamak daha büyük bir eskisklik değil mi ? Samimiyetsiz ibneler. Bok gibisiniz biliyorum ama hala çok mutluyum ayakları... tamam sizi böyle aşağılıksınız. Sevdğini kaybettiği için üzülen insanları ne siye hor görürsünüz. Siz kimsiniz lan ruhsuz götverenler. İnsan üzülebilir, sevinebilir, korkabilir ve bunu belli eder. Sağlıklı olan budur. Size uymaya çalıştıkça içimde tonlarca yük birikmeye başladı. Siktirn gidin. Güçlüyseniz güçlüsünüz tamam amk. Nasıl olur da hiç üzülmezsiniz, nasıl olur da hiç bir şey olmamış gibi yolunuza devam edersiniz... bu kadar mısınız ? Nasıl yakıştırıyorsunuz bunu kendinize...  Nasıl yaşıyorsunuz kendinizle ?

Düşün ki avuç içlerini öpen bir insan var hayatınızda ve bir takım talihsizlikler sonucu onu kaybetmişsiniz... kaç kişi avuç içlerinizi öper lan ? Ben avuç içlerimi öpen birisini kaybettim ve aylardır buna içer buna üzülürüm... bu mu yanlış olan ? Avuç içlerinizi öpüp yanağını avuç içlerinize bırakan çok mu insan var hayatınızda ? 

Samimiyetsizsiniz oğlum. Sevmeyi bilmiyorsunuz üzülmemek için. Siz üzülmeyi göze alamıyorsunuz ve eksiksiniz. Siz eksiksiniz. Sizi bu hale getiren sistemin de amına koyim. Ağlayan insanları yargılamayın, hor görmeyin... Cesaretlendirin. Çünkü onlardan çok az kalmış. Gerçi alayınız yorgan altında ağlıyorsunızdur da güvenilmiyor hiç birinize. 

Yine olsa yine üzülürüm. Çünkü gerçekten uğruna üzülmek gereken şeyler yaşıyorum ben. Siz gözlerine bakmak yerine birlikte içtiğiniz mochayı hikaye olarak atmayı tercih ediyorsanız bilemem. Ben çok dolu yaşıyorum çünkü bu anları. Ne içtiğimin ne yediğimin saatin kaç olduğunun hangi gün hangi ay olduğunun zerre önemi olmuyor çünkü. Check in yapmak aklımıza gelmiyor çünkü bizim birbirimizi gördüğümüz zaman. Foto çekinmek için bile vakit kaybetmeyi sevmiyoruz. Bu yüzden bir kaç tane fotoğrafımız oluyor... o bir kaç fotoya bakıp aylarca içip üzülebiliyoruz bu yüzden. Tıpkı eski zamanlardaki gibi. Bir fotoğrafıyla aylarca avunmak...

Yazık size... Hakkını verin bazı şeylerin.

16 Mayıs 2017 Salı

Sen Ağlama Lan



Bir kaç haftadır bununla yatıp kalkıyorum.
Sen ağlama lan.

Bir kaç hafta önce bir cenazeye katıldım. Ne olursa olsun katılırdım, çünkü sevdiğim insanların çok sevdiği bir insan son yolculuğundaydı... Mona dedesini kaybetti...

Bu yazıyı neden bu kadar erteledim bilmiyorum. Muhtemelen yeteri kadar içmediğimdendir.

Bir perşembe gecesiydi...Yine alkolle,şiirle geçirdiğim bir gece... Nazım Hikmet' in "Karıma Mektup" isimli şiirini dinliyordum. "Yaşarsın kalbimin kızıl saçlı bacısı, en fazla bir yıl sürer yirminci asırlılarda ölüm acısı" diyordu... Muhtemelen ben bunu dinledikten bir kaç saat sonra zeytin gözlüm dedesini kaybetmişti... İçime doğmuşsa demek ki...

Sabah aldım haberini tabiki de... Mona ile yaşadığım mutlu son ile bitmeyen kısa film tadında aşkımızın zerre önemi yoktu bu cenazeye katılmam için. Ne olursa olsun katılırdım. Hatta benim alternatifim olan arkadaşım da izinde olduğu halde gemileri yakıp izin istedim. Zaten ses tonumdan durumun öneiminin farkına vardı yöneticilerim. Zerre yokuş yapamadılar. Neyse apar topar gittik cenazeye...

Kim olursa olsun, ne olursa olsun cenaze evi beni ağlatır moruk. Beni hiç tanımadığım insanların cenazesine bırakın yine gözlerim dolar... İnsanların yıllarını paylaştığı babalarıyla,kardeşleriyle,eşleriyle,dedeleriyle son kez vedalaşmaları her zaman çok zordur...

Orada gördüm zeytin gözlümü... Kömür gözleri yaşlanmış, elmas olmuştu. Ağlama lan. Zaten yeterince zor cenaze evleri bir de senin ağladığını görmek... Her ne olursa olsun sen ağlamamalısın, üzülmemelisin... Tamam haklı üzüntün bu senin ama ne biliyim... Ağlama işte. Kıyamam amk. Ben kinci bir adam değilim moruk. Zaten kinci olmak için bir sebep yok ama günümüzde benim bu yazdıklarım nedense çok absürd aşırı romantik ve kabak tadı veren şeyler olarak nitelendiriliyor... Siz eksiksiniz bana göre... Ne olsaydı; sevinse miydim ? Hissiz olabilir misiniz siz bu durumlarda ? Ya siz ya ben çok yanlış biliyoruz bu işleri biliyorum ama ben buyum moruk. Ne olursa olsun dayanamam. Bir gülüşüne yılların acısını unuttuğum insanın ne olursa olsun ağlamasına dayanamam... Hatrı var ulan. Bizde nefret tohumları yeşermiyor bir türlü. İklim hiç bir zaman müsait olmadı.
Ben ağlıyım ve bunu ne sen ne de başkaları bilsin ama sen ağlama üzümlü kekim. Zaten zor olan daha da zorlaşmasın. Öyle şeyler olsun ki sen hep gül...

4 Mayıs 2017 Perşembe

Rakı

Rakı'da ayrı bir şey var. Sık içerim, genelde viski içerim ucuzundan. Biradan daha ucuz ve etkili. Ancak Rakı'da başka bir şey var. Viskide herhangi bir duygu yoğunluğu oluşmazken Rakı'da olay bambaşka. Hasret var, isyan var, özlem var. Rakı'da duygu var amk. Viski serserilik, Rakı ise ağır abilik...
Evet Rakı içtim, ondan bu tespitler... Neyi özledim, neden özledim bilmiyorum ama Rakı kanıma karıştıkça özledim. Duygulandım. Bok gibi oldum. Bu sikko satırları Nazım Hikmet' in bir şiiri ile sonlandırayım da bari en azından şiir okumuş olun.



Şehrime gel Sevgili.
Yarın çık gel.
Bırak her şeyi, bir "bekleyenim var" de gel...
Gel ki; bu şehir adımlarınla aydınlansın.
Gel ki; bu şehir nefretim olmaktan çıksın.
Gel ki; nefes alayım.
Gel...

Bazı Rüyalar 3

Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı b...