12 Ocak 2012 Perşembe

Bazı Şarkılar

Karşımda oturan kız arkadaşım;ablasının bebeğinin ne kadar sevimli olduğundan bahsederken garson boş tabakları almaya gelmişti...Şükür ki garson başka bir arzumuz olup olmadığını sorup bu zerre ilgimi çekmeyen muhabbeti bitirmek üzereydi.Öyle de oldu...
-Başka bi arzunuz var mıydı ?
"Beni bi kahve alıyım" dedim.Sevgi "ben açık bir çay istiyorum,şekersiz lütfen" dedi ve garsonu bertaraf etmiş olarak yine karşımdaydı.Muhabbetini sevmediğimden değil ama ablasının küçük bebeği ne kadar tatlı ne kadar şirin olursa olsun ilgimi çekememişti.Neyse ki bebek taklidi yapmıyordu...
Zaten ailenizde bir bebek varsa eminim ki en şeker en sevimli belkide en akıllı bebek odur.Başka bir seçenek söz konusu olamaz...Neyse bu şekide bi 5 dakikayı daha yedik.
Mekan;nezih bir yermiş gibi gözüken ama tam nezih olamamış samimiyersiz bir et lokantasıydı.Her masanın üstüne cam yerleştirilmiş klasik bir dekorasyonu vardı.O cam masaları bilirsiniz,her müşteriden sonra garson üstünkörü siler de su izi kalır hep.Öyle bir yer idi...Bu sırada Sevgi küçükken komşu annesinin yaptığı poğaçaları anlatıyordu.Çay ile çok tatlı olurmuş filan...
Garson çayları servis ederken yine kısa süreli bi sessizlik oldu.Olmaz olaydı...Mekanda kısık sesle çalan şarkı çok sıkıntılı bi şarkıydı benim için..Herkes için böyle bir takım sıkıntılı şarkılar vardır.Hani hayatınızın çok kötü bir zamanında sizi o kadar iyi anlatmıştır ki o şarkı,hep onu dinlemişsinizdir.E tabi bir süre sonra o şarkıyı tekrar duyduğunuzda bir hayli kötü olursunuz...Gözler dalar,etraftaki tüm ses kesilirde o şarkı duyulur sadece ve tüm bunları takiben o kötü zamanlardaki ruh haliniz cuk diye oturuverir üstünüze...
Bir söz vardı :
"İnsan sıcağı görünce ne kadar üşüdüğünü daha iyi anlıyor" diye...Benim de öyle olmuştu.O kötü zamanlar geride kalmış,artık hayatım normale dönmüş,insan ilişkilerim yine düzelmişti..Bu düzende giderken sadece bir şarkı yüzünden o kötü zamanları tekrar yaşadığında ne kadar kötü zamanlar olduğunu tekrar anlıyor insan...
Keşke o kötü zamanlar hiç yaşanmasaydı demek yerine,keşke bu şarkıyı o kadar çok dinlemeseymişim bile dediğim oluyor.
Tabi o şarkı kesilir kesilmez de gitmiyor bu ruh hali amk.Karabasan gibi çöküyor tepene.O soğuk kış günleri,düzensiz yemek saatlerin,eski telefonun,eski oda arkadaşlarının o günkü uğraşları,her 5 dakikada bir telefonuna bakmaların....hepsi zihninin sıçılası bir bölgesinde tekrar hayat buluyor.
Mesela şu an açtığım "kırmızı rugan ayakkabılar" şarkısını bana yine eskilerden bir arkadaşım sürekli dinletirdi...Anlamamazlığa gelirdim sözleri,takılırdık öyle.Avcılar sahilinin serinliği,Topkapı-Avcılar dolmuşlarının rezilliği,Marmara caddesindeki Simit sarayının zemin katı hep gözümün önünde şu an :)
Tabi bu hoş anısı olan bi şarkı olduğu için hiç bir sıkıntı yok dinlememde...Lakin yine geçmişte böyle özel anlara ithaf edilmiş öyle şarkılar var ki yemin ediyorum 10 yıl da geçse dinleyemiycem herhalde...Halbuki sıradan bi şarkı ne bu tripler dimi amk...ama öyle olmuyo moruk vallahi can sıkıyor.gerek yok şimdilik....
Tabi ben mekanda bu şarkıyı farkeder farketmez bi kötü oldum.
"Sokayım çayına da kahvesine de" dedim ama duyduk artık o şarkıyı.Kaçarı yok,o gün o çile çekilecek..
Senin de alacağın olsun Sevgi...O kadar faydasız faydasız konuştun saatlerce çay gelince niye susuyon lan ! Yok mu yeğeninin bi halıya işeme hikayesi falan ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bazı Rüyalar 3

Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı b...