23 Ocak 2012 Pazartesi

Seni Hiç Unutmıycam !



Seni Hiç Unutmıycam ! 



Bu sözü hatırladınız dimi.Çok sık kullanılır ayrılıklarda.Sırf ayrılığı biraz daha kabul edilebilir bir hale getirmek için terkeden tarafından yapılmış bir kıyaktır bu.Gider ayak ondan koparabildiğin sadece bu cümledir...

Sesin titreye titreye etkileyici belkide caydırıcı bir konuşmaya yeltenirsin.Asla başaramazsın da çaresizlik işte...Hayatından çıkmasını hiç istemediğin,tam aksine hayatını tamamlamak istediğin insan seninle son bir konuşma yapıyor ve gitmek üzere.

Gözlerinle;"
Ulan vicdansız 1 ay önce bana sarılarak uyudun şimdi ne bok yemeye gidiyosun gavurun kızı"dersin..."Gel Etme" dersin...

O da sana "
rezillik çıkarmadan git lütfen" der...Gözleriyle
Son bir kez sarılmak,elini tutmak istersin...Seni bir daha görmeyeceğini bildiği için bu kıyakları da geçer sana..Samimiyetsiz bir arkadaş sarılması,böyle bi sırt sıvazlama filan....Sanki 23 nisan'da evine gavur öğrenci gelmişte tek kelime anlaşamadan 1 hafta vakit geçirmişsiniz ve yine tek kelime anlaşamadan vedalaşırsınız ya,öyle bişey işte.Ne de olsa onu tekrar göremiyceksin o kadar hukukunuz var o yüzden bi sarılmalar,dostça ayrılmalar,yalandan tebessümler..."Gut baaayy ehehe" 

Ayrılıyoruz lan...Ne tebessümü,ne sırt sıvazlaması amına koyim....Beni terkediyon be gavurun kızı,daha neyin tesellisindesin...O "
bundan sonra iki iyi arkadaşız,tokalaşalım" diye uzattığın elinin samimiyetsizliğine sokayım...Bundan sonra gecelerim nasıl geçecek ben bile hayal edemiyorum..İçer miyim sıçar mıyım ölür müyüm kalır mıyım....Ne biçim krizler geçirecem sen biliyon mu ? Arkadaşlarımın kafasını sikecem hep senden laf açarak...Onlarla da bi samimiyetsizlik oluşacak.Zerre istek olmayacak benle dertleşmek için ama halime acıyacaklar senin yüzünden.Samimiyetsiz samimiyetsiz "zor hacı,biraz zaman geçsin....gel sana ayarlayalım falanca kızı" muhabbetlerine girecekler...Bunlar olurken sen nabıcaksın ? Tabi ki de sırtına yük olmuş bu ilşkiyi bitirdiğin için hafiflemiş olarak etrafına neşe saçıcaksın.Beni terkettin diye seni suçlamıyorum.Terkedilmeyi kabullendim artık.Beni terkettin diye şahsına hakaret edip,küfür edecek de değilim...ama isyanın kralını ederim hacı.kimse kusura bakmasın...

"Çok güzel zamanlar geçirdik birlikte,sen beni hep mutlu ettin.İnan üzülmeni hiç istemiyorum ve böyle olmasını hiç istemezdim...Bundan sonra ikimizde zor anlar yaşıycaz belki ama bi şekilde atlatmalıyız ve kabullenmeliyiz bu durumu...Sen çok iyi bi insansın,hep mutlu olmayı hakediyorsun ve gerçekten çok daha iyilerine layıksın.Seni hep iyi hatırlıycam ve Seni Hiç Unutmıycam ... Kendine İyi Bak !"

Evet gençler...bir zamanlar hayatınızın aşkıydı yukardaki samimiyetsiz sözleri sarfeden arkadaş...Siz bu insanı deli gibi sevdiniz ve hala unutamadınız belkide...Sözler için samimiyetsiz diyorum çünkü,biraz mantıklı bakmak gerek olaya...Beni neden terkettiğini açıklamadı...Bunun sebebini daha sonraki isyan nöbetlerimde ona alkollü alkollü meseaj atarak sorucam bu yüzden işler daha da boka sarıcak.İşler boka sardığı için beni asla iyi hatırlamıycak...
Madem terkediyosun bari geri bildirim yap ki güncelleme yapalım.Başka Ogün'ler terkedilmesin dimi...

Medeni bir şekilde terkedilmeyi hakeden insanlar genellikle çok iyi insanlardır ve mutlu olmayı hakediyorlardır(!)..."
Mutlu olmayı hakediyorsun" sözü,genellikle de o insanın en mutsuz olduğu bir anda onu ölümüne mutsuz eden insan tarafından söylenir.En acayibi de budur..."Sen çok iyi bir insansın,üzülmeni asla istemiyorum" da cabasıdır...Ağzınıza sıçarlar,bide de hazmı kolaylaştırmaya çalışırlar.Onlarında az biraz vicdanları var.

Ne yazık ki bir terkedilen olarak terkeden'in kafasını bilmiyorum.Belki de çok pis önyargılıyım ve çok fena günah alıyorum.Olabilir....Hiç terkeden olamadım.

Gelelim "Seni Hiç Unutmıycam" kıyağına...
Bu ne demek biliyo musun ?
"Benim seni unutma ihtimalim aslında var ama ben sana bi kıyak geçicem ve seni hep hatırlamaya çalışıcam."
Çünkü çok iyi bir insansınız ve bunu hakediyorsunuz...

Oysa sizde durumlar çok farklıdır...Önceleri geri dönmesi için çok fazla çaba harcarsınız sonra da unutmak için...

Benden ayrı yaşıyor olman bana acı veriyorken ben seni neden hatırlamaya çalışayım be gavurun kızı.Biz senin gibi geniş olamadık...Arkadaş ortamlarında "
Ogün çok iyi çocuktu ya,napalım kısmet değilmiş" diyebilecek kadar rahat olamadık.Seni bana soranlara cevap verirken yüzüm düştü,sesim kesildi,boynum önüme düştü...Gözlerim bile doldu lan.Senin kadar olgun karşılayamadık ayrılığı.Sapkınlık derecesinde sevdik aklımı sikiyim.(Bu son küfür terkedilişime değil karakterime edilmiş bir küfürdür.)
Geri dönesin diye çooook uzun zaman dua ettim.Evet bende başı sıkıştığında Allah'ı anan sizler gibiyim...Dua ettikçe seni hatırladım seni hatırladıkça özledim...Seni düşünmeden geçirdiğim tek bir gün bile olmadı.Sonra gerçekten ikna olmaya başladım artık hayatımda olmadığına.Hatırlamamaya gayret ettikçe seni hatırladım,hatırladıkça acı çektim.Bu sefer unutmak için dua etmeye başladım.Ne kadar saçma dimi...Eternal sunshine and spotless mind
Yazılarımda 3 noktaya boğdun beni insafsız.Sırf bunun için bile hesap sorucam günü geldiğinde. Kendine iyi bak dedin gittin.Hiç dönüp merak etmedin bile kendime iyi mi baktım,kötü mü davrandım diye. 

Herneyse...
Sen artık sevgilinle güzel günler geçiriyor,onunla yatıp kalkıyor,yiyip içiyor,geziyor tozuyor olsanda...Beni hatırladığında hep bi tebessüm ediyorsundur eminim.Zamanında sadece seni mutlu etmek için çabaladım.Çünkü ben iyi bir insanım ve bu yüzden mutlu olmayı hakediyorum..Her ne kadar biten ilişkimizi ikimiz adına da müthiş bir tecrübe olarak görüyor olsanda,hayatının ilk aşkı,ilk elini tuttuğun adam olarak beni hatırlıyor olsanda,ben bu aşkı hiç yaşamamış olmayı dilerdim gavurun kızı.Belkide sırf bu yüzden seni unutamıycam zalım'ın kızı...



14 Ocak 2012 Cumartesi

Bazı Rüyalar

Eğer isteğin dışında bir ayrılık yaşadıysan,kaba tabiriyle terkedilmişsen o rüyalar kıçına kaçacak aslanım başka yolu yok...
İlk zamanlar onu rüyanda gördüğünde bunu bi ödül olarak görür insan.Onu rüyamda görmeyi ödül olarak gören aklıma sokayım..Zannedersin ki hasretin diniyor,en azından böyle yaşıyosun yaşamaya devam etmek istediğin ama yaşayamdığın yaşamı..İnsepşın'da Cobb'un eski karısından çektiğinden beterdi çektiklerim...Neyseki bunlar çooook gerilerde kaldı derken dün gece gördüğüm sikindirik bi rüya beni bi kaç günlüğüne mahvetmeye yetti.
Göz görmeyince gönül katlanıyo canım kardeşim ama rüya da gerçekten çok farklı değil gördüğün esnada...Mesela biliyorum eski kız arkadaşımın bir sevgilisi olduğunu.O da biliyodur benim bi sevgilim olduğunu fakat gel gelelim ki bu ayrılığı ben istemediğim ve o zorladığı için ben mağdur durumundayım.Bu onun seçimiyken benim mecburiyetimdi...Fark bu.
Şimdi o beni haftalaca görse rüyasında "ta sikime kadar" der çıkar işin içinden.Ama Ben rüyamda görünce "yarrrraa yedim" oluyorum bu yüzden.Bide bilinçaltımın bana yaptığı bu yavşaklıklar yetmiyomuş gibi şimdi yeni bişey daha icat etti ...Yeni sevgilisini de gösteriyo bu buz dağının görünmeyen kısmı.Hani dedim ya göz görmeyince gönül katlanıyor diye...Göz görünce olmuyomuş amına koyim.
Şimdi pollyannacılık yapmam gerekirse aslında bu tarz mevzulara alışkın olmak lazım çünkü ileride olacak bişey bu.Ayrıldık diye arkadaşlarımızı da ayıracak değildik...Yaş ilerledikçe de bu arkadaşların düğünleri olmaya başlıyor yavaş yavaş.Hani öyle ölümüne samimi olduğumuz bi ortak arkadaşımız evlenmedi henüz ama evlenecekler.O zaman ne bok yicen ogün? demezler mi...bence derler.Zamanında senin koluna girdiğinde kendini güvende hisseden hatun,o gün tam karşında başkasının koluna girerek senden kaçmaya çalışacak.bak bak hareketlere bak amına koyim....
Onlar mutlu bir çift olarak dans edicekler...Sende kuru pastaya abanıcaksın mağduriyetini siktiğim..
O değil de acaba ortak arkadaşlarla samimiyeti inceden kessemiydim.Yani ne biliyim "ah canlarım bende çok özledim" den, "geldiğimde haberleşiriz"e indirsemiydim acaba ilişkileri...Ne ben istemsiz olarak ondan haber alırdım,ne de o benden.
Nolan reis insepşın 2 yi çekecekse eğer benle bi görüşse iyi olur.Oscarlık dramım var.Cobb ve Mal bokumu yisin.Öyle 4. katmana inip eş zamanlı dürtmelere gerek de yok.Tek katman'da tertemiz işleriz mevzuyu.
Bunlar tabi olayın sıcaklığı ile kurduğum fevri cümleler.Şöyle bi kaç gün geçsin 10 numara sakinleşiyorum.Böyle Ömer baba triplerinde olgun olgun karşılayabiliyorum herşeyi.Bu özelliğimi de zamanla kazandım.İyi yaptım.Bu da bi başkalaşım,evrim,süreci.Onu tanımamla başlayan bu evrim süreci sürekli bana bişeyler katarak devam etti.Şu ana kadar yaşadığım 23 yıllık hayatın Miladı gibi bişey bana kalırsa.Tam bir milat gibi...Aydınlanma,yükselme,duraklama,çöküş,tekrar aydınlanma,tekrar küçük çaplı çöküşler,her çöküşün ardından bambaşka bi aydınlanma.....

12 Ocak 2012 Perşembe

Bazı Şarkılar

Karşımda oturan kız arkadaşım;ablasının bebeğinin ne kadar sevimli olduğundan bahsederken garson boş tabakları almaya gelmişti...Şükür ki garson başka bir arzumuz olup olmadığını sorup bu zerre ilgimi çekmeyen muhabbeti bitirmek üzereydi.Öyle de oldu...
-Başka bi arzunuz var mıydı ?
"Beni bi kahve alıyım" dedim.Sevgi "ben açık bir çay istiyorum,şekersiz lütfen" dedi ve garsonu bertaraf etmiş olarak yine karşımdaydı.Muhabbetini sevmediğimden değil ama ablasının küçük bebeği ne kadar tatlı ne kadar şirin olursa olsun ilgimi çekememişti.Neyse ki bebek taklidi yapmıyordu...
Zaten ailenizde bir bebek varsa eminim ki en şeker en sevimli belkide en akıllı bebek odur.Başka bir seçenek söz konusu olamaz...Neyse bu şekide bi 5 dakikayı daha yedik.
Mekan;nezih bir yermiş gibi gözüken ama tam nezih olamamış samimiyersiz bir et lokantasıydı.Her masanın üstüne cam yerleştirilmiş klasik bir dekorasyonu vardı.O cam masaları bilirsiniz,her müşteriden sonra garson üstünkörü siler de su izi kalır hep.Öyle bir yer idi...Bu sırada Sevgi küçükken komşu annesinin yaptığı poğaçaları anlatıyordu.Çay ile çok tatlı olurmuş filan...
Garson çayları servis ederken yine kısa süreli bi sessizlik oldu.Olmaz olaydı...Mekanda kısık sesle çalan şarkı çok sıkıntılı bi şarkıydı benim için..Herkes için böyle bir takım sıkıntılı şarkılar vardır.Hani hayatınızın çok kötü bir zamanında sizi o kadar iyi anlatmıştır ki o şarkı,hep onu dinlemişsinizdir.E tabi bir süre sonra o şarkıyı tekrar duyduğunuzda bir hayli kötü olursunuz...Gözler dalar,etraftaki tüm ses kesilirde o şarkı duyulur sadece ve tüm bunları takiben o kötü zamanlardaki ruh haliniz cuk diye oturuverir üstünüze...
Bir söz vardı :
"İnsan sıcağı görünce ne kadar üşüdüğünü daha iyi anlıyor" diye...Benim de öyle olmuştu.O kötü zamanlar geride kalmış,artık hayatım normale dönmüş,insan ilişkilerim yine düzelmişti..Bu düzende giderken sadece bir şarkı yüzünden o kötü zamanları tekrar yaşadığında ne kadar kötü zamanlar olduğunu tekrar anlıyor insan...
Keşke o kötü zamanlar hiç yaşanmasaydı demek yerine,keşke bu şarkıyı o kadar çok dinlemeseymişim bile dediğim oluyor.
Tabi o şarkı kesilir kesilmez de gitmiyor bu ruh hali amk.Karabasan gibi çöküyor tepene.O soğuk kış günleri,düzensiz yemek saatlerin,eski telefonun,eski oda arkadaşlarının o günkü uğraşları,her 5 dakikada bir telefonuna bakmaların....hepsi zihninin sıçılası bir bölgesinde tekrar hayat buluyor.
Mesela şu an açtığım "kırmızı rugan ayakkabılar" şarkısını bana yine eskilerden bir arkadaşım sürekli dinletirdi...Anlamamazlığa gelirdim sözleri,takılırdık öyle.Avcılar sahilinin serinliği,Topkapı-Avcılar dolmuşlarının rezilliği,Marmara caddesindeki Simit sarayının zemin katı hep gözümün önünde şu an :)
Tabi bu hoş anısı olan bi şarkı olduğu için hiç bir sıkıntı yok dinlememde...Lakin yine geçmişte böyle özel anlara ithaf edilmiş öyle şarkılar var ki yemin ediyorum 10 yıl da geçse dinleyemiycem herhalde...Halbuki sıradan bi şarkı ne bu tripler dimi amk...ama öyle olmuyo moruk vallahi can sıkıyor.gerek yok şimdilik....
Tabi ben mekanda bu şarkıyı farkeder farketmez bi kötü oldum.
"Sokayım çayına da kahvesine de" dedim ama duyduk artık o şarkıyı.Kaçarı yok,o gün o çile çekilecek..
Senin de alacağın olsun Sevgi...O kadar faydasız faydasız konuştun saatlerce çay gelince niye susuyon lan ! Yok mu yeğeninin bi halıya işeme hikayesi falan ?

8 Ocak 2012 Pazar

Başlangıç

Yazmak iyidir.
Yıllarca başkalarının yazdığı yazıları okuyup,"acaba ne kadar benimkine benziyor yaşadıkları",diye okudum durdum.Sadece yazılarda değil,şarkılarda da öyle.."Dur bakıyım beni ne kadar anlatmış" !
Bir yazı ya da şarkı sizin yaşadıklarınıza ne kadar benziyorsa o kadar iyidir sizin için.Tabi bu yapıtların toplum tarafından "çok iyi" kabul edilmesi;toplumun büyük çoğunluğuna hitap edebilip edemediğine bağlıdır.Peki herkesin ortak noktasını nasıl yakalayabiliriz.Tabi ki ayrılık ve aşk'tan dem vurarak.Belki bende öyle yapıcam ama sadece salak salak güneşin doğuşunu beklememek için.İleride "en azından bişeyler yazdım" derim kendi kendime.Herneyse işte bende uzun zaman okuyucu/dinleyici olarak takıldım.Bir gün bi ayrılık yaşadım...öyle acıydı ki Halil sezai tezek yesin.İsyan ki ne isyan....Sen yine şanslı adamsın Halil Sezai,seninki ölmüş de mecburen gitmiş.Ya keyfi gidenler ? Hey yavrum hey..İlk zamanlar,bütün damar şarkı rezervlerimi kullandım.Arkadaşların arşivlerinden yararlandım...Sonra baktım ki onlar başkasının yaşadığı ayrılıklar.Tamam benimkine benzyorlar ama tam da değil yani.Öyle çok müzisyen/yazar kişiliğim yoktur ama oturdum kendi şarkılarımı yazdım.Kendi ayrılığımı yazdım..(hep ayrılık yazmadık tabi zamanında mutluluklarımızı da şarkı yaptık)..Yaptıklarımı sadece ben dinledim.Sığır gibi.o kadar yaptın bari insanlara dinlet dimi...İnsanlar böyle eserler yarattığı zaman ilk yakın çevresine dinletir.Bende ilk zamanlar dinlettim...Melis diye bi arkadaşım vardı (aslında adı melis değil ama siz öyle bilin) ona dinlettiğimde vazgeçtim.Kızcağız oturdu benim derdime benim kadar ağladı ya lan ! Valla bak.Hemde öyle böyle değil böğüre böğüre...O yüzden sadece kendim dinliyorum şarkılarımı.Üzüldüler lan halime...
Şimdide yazıyım istiyorum işte ama öyle "sen gittin ya begonyalar sen koktu,diş fırçam seni sordu" gibisinden ergen hitabetiyle değil.Günlük tarzı...İlk yazacaklarım daha önce yaşadıklarımla alakalı olacaktır mutlaka,sonra da günlük gördüklerimi aklıma gelenleri yazarım.Zaten kim okuyacak ki,hatır gönül meselesine bir kaç tane arkadaş.Olsun,bilsinler ne bok yediğimi illa merak edenler vardır "bizim oğlan kütahyalarda ne işler yapıyor" diye.Ya da alt sınıflardan Duygu beni daha yakından tanımak ister belki..Aha size fırsat.Okunsun

Bazı Rüyalar 3

Önceki 2 "Bazı Rüyalar" yazılarımı okudum az önce. Ne acaip rüyalar imiş onlar da.... Aslında insanın bir rüya günlüğü de olmalı b...